Danıştay 13. Dairesi 2015/402 E. 2021/819 K.

12-10-2021

Özeti: Elektrik Dağıtım Şirketi, İl Müdürlüğü'nce yapılan ihaleye yönelik açılan dava sonucunda, ihalenin iptal edilmesi nedeniyle oluştuğu iddia edilen maddi zararın tazmini istenilmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili maddesinde, manevi tazminat davalarının kısmen veya tamamen reddedilmesi durumlarında, vekâlet ücretine ne şekilde hükmolunacağının açıkça düzenlemektedir. Maddi tazminat taleplerinin kısmen veya tamamen reddedilmesi durumuyla ilgili olarak özel bir düzenlemeye yer verilmediği açıktır. Dava konusunun para olması nedeniyle nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılabilir ise de, olayın, mahkemeye erişim hakkı ışığında değerlendirilmesinden, şirketin, hak ettiği tazminat tutarının neredeyse tamamını vekâlet ücreti olarak idareye ödemesi sonucuna yol açacak olan Tarife hükümlerinin ihmal edilmesi gerekmektedir. İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır. Bu durumun giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde belirlenen vekâlet ücretinin şirketten alınarak idareye verilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanması gerekmektedir.

"İçtihat Metni"

İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: ... Elektrik Dağıtım A.Ş. İzmir İl Müdürlüğü'nce ... dosya numarası ile yapılan "Hidrolik Platformlu Kiralık Araç" ihalesine yönelik açılan dava sonucunda, ihalenin iptal edilmesi nedeniyle oluştuğu iddia edilen 250.000,00-TL maddi zararın 31/07/2006 tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacı şirket tarafından ... Elektrik Dağıtım A.Ş. İzmir İl Müdürlüğü'nce ... dosya numarası ile yapılan ihalenin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararı ile, "...Bakılan davada, davalı kurum tarafından 24.07.2006 tarihinde yapılan ihaleye katılım için “araç taşıma yetki belgesinin” ibrazı şartının arandığı, ihale ilanı yapıldıktan sonra 17.7.2006 tarihinde kuruma ulaşan Ulaştırma Bakanlığının 9.5.2006 tarihli, 10749-18874 sayılı genelgesinde kiralık binek, pick-up, minibüs, kamyon, hidrolik platformlu v.b. hizmet araçları için ihaleye katılan isteklilerden Karayolu Trafik Yönetmeliği uyarınca taşıma yetki belgesinin aranmayacağının bildirildiği, davalı idarece söz konusu genelgenin kurumlarına ulaştığı tarih itibariyle ihaleye on günden az bir süre kaldığı gerekçesiyle herhangi bir zeyilname hazırlanmadığı ve ihalenin öngörüldüğü tarihte gerçekleştirildiği, ihale tarihinin bir defaya mahsus olmak üzere zeyilname ile en fazla yirmi gün süre ile ertelenmesi mümkün iken, bu yönde herhangi bir bildirim ve değişiklik yapılmadan gerçekleştirilen ihalede fırsat eşitsizliği yaratıldığından mevzuata ve hukuka uyarlık..." bulunmadığı gerekçesiyle ihalenin iptal edildiği, yargı kararı gereği ihale üzerinde kalan firmanın işe devam etme imkânı kalmadığından, sözleşmenin feshedildiği, 09/08/2007 tarihinde yeniden ihaleye çıkıldığı, davacının bu ihaleye katılmadığı, ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararına karşı kanun yollarına başvurulması sonrasında karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararın davacıya 19/04/2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 14/06/2013 tarihinde bakılan davanın açıldığı;

Davacı şirketin alınmadığı ihalenin yargı kararı sonrasında idarece iptal edilmiş olması nedeniyle, söz konusu ihaleden dolayı davacı şirketin doğrudan bir zararının oluşmadığı, verilen iptal kararının ihalenin davacı şirket üzerinde kalması gibi bir sonuç doğurmayıp, rekabet koşullarının sağlanması açısından yeniden ihale yapılmasını zorunlu kıldığı, iptal edilen ihale sonrasında tekrarlanan ihaleye girmeyerek muhtemel zararının oluşumuna kendisinin neden olduğu dikkate alındığında, davacı şirket tarafından oluştuğu iddia edilen zarar ile idarenin işlemleri arasında doğrudan bir illiyet bağı olmaması nedeniyle, oluştuğu iddia edilen 250.000,00-TL zararın tazmini noktasında davalı idareye bir sorumluluk yüklenemeyeceği sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle davanın reddine, nispi olarak hesaplanan 20.200,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, tazminat istemine konu ihale işinin geçmişten beri kendilerince yerine getirildiği, söz konusu ihalenin hukuka aykırı gerçekleştirilmesi nedeniyle şirketin ödemeden acze düştüğü ve iptal kararı sonrası gerçekleştirilen ihaleye de katılınamadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacının tazminat talebinin hukuki veya fiili bir sebebinin bulunmadığı, İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24. maddesinin (f) bendinde, kararlarda yargılama giderlerinin ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; anılan madde ile atıfta bulunulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yargılama giderlerinin kapsamı" başlıklı 323. maddesinde, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereği takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği kuralına yer verilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücreti" başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği, 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.

2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasında, "Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar." kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

1- İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyize konu Mahkeme kararının, davanın reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2- 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Danıştay'ın, temyize konu kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayabileceği açıktır.

Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen, mahkemeye erişim hakkının da bu çerçevede değerlendirilmesi gereklidir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren ya da dava açılmasının davacıyı dava açtığı konumdan daha da geriye götüren durumlarda mahkemeye erişim hakkının özüne dokunulacak şekilde sınırlandığının kabulü gerekmektedir.

Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin uyuşmazlıkları makul sürede çözebilmesi amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler öngörülebilir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiği söylenemez. Dolayısıyla, davayı kaybetmesi hâlinde davacıya yüklenecek olan vekâlet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yoluyla gelen bir uyuşmazlıkta, 07/11/2013 tarihli, Başvuru No:2012/791 sayılı kararıyla; hak edilen tazminatın 3/4'ünün vekâlet ücreti adı altında idareye verilmesini Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlâli niteliğinde değerlendirmiştir.

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10. maddesinde, manevi tazminat davalarının kısmen veya tamamen reddedilmesi durumlarında, vekâlet ücretine ne şekilde hükmolunacağının açıkça düzenlendiği, buna karşın maddi tazminat taleplerinin kısmen veya tamamen reddedilmesi durumuyla ilgili olarak özel bir düzenlemeye yer verilmediği; bununla birlikte, dava konusunun para olması nedeniyle nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılabilir ise de, olayın, mahkemeye erişim hakkı ve yukarıda bahsedilen Anayasa Mahkemesi kararı ışığında değerlendirilmesinden, davacının, hak ettiği tazminat tutarının neredeyse tamamını vekâlet ücreti olarak idareye ödemesi sonucuna yol açacak olan söz konusu Tarife hükümlerinin ihmal edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla; İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

Ancak, bu durumun giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca 2014 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde belirlenen 750,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesi suretiyle kararın düzeltilerek onanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı temyize konu kararının, hüküm fıkrasında yer alan "... -TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 750,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,

5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar