Danıştay 5. Daire 2020/1132 E. 2020/1611 K.

21-11-2021

Özeti: Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken kamu görevinden çıkarılan davacının bu işleme karşı yaptığı başvurunun reddine ilişkin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun kararının iptali istenilmiştir. Davacının mahkumiyet kararının kesinleştiği 21/11/2018 tarihi itibarıyla kısıtlı hale gelmesine rağmen, İdare Mahkemesince, davacıya vasi atanması beklenilmeksizin 21/03/2019 tarihinde karar verildiği ve kararın davacının kısıtlı hale gelmeden önce vekalet verdiği ve kısıtlanmasıyla vekalet ilişkisinin sona erdiği avukatına tebliğ edildiği, davalı idarenin istinaf dilekçesi aynı avukata tebliğ edilmek suretiyle dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmül ettirilmeksizin Bölge İdare Mahkemesine gönderildiği, yine Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın anılan avukata tebliğ edildiği ve anılan avukat tarafından temyiz istemiyle verilmiş olan dilekçe üzerine dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmülü sağlanmaksızın Danıştay'a gönderildiği görülmüştür. Bu durumda, İdare Mahkemesince kısıtlı hale gelen davacının vasisinden davaya devam hususunda bir onay alınmaksızın davanın esası hakkında karar verilmesinde ve yine kısıtlı hale gelen davacı ile vekalet ilişkisi sona eren avukat tarafından verilmiş olan istinaf ve temyiz istemli dilekçeler üzerine dosyanın usulüne uygun olarak tekemmülü sağlanmaksızın Bölge İdare Mahkemesi'ne ve daha sonra Danıştay’a gönderilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacının bu işleme karşı yaptığı başvurunun reddine ilişkin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararında; davacının FETÖ/PDY'nin örgüt içi haberleşme programı olan Bylock programını kullandığı, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda Bank A..'ya para yatırdığı, FETÖ/PDY'ye aidiyeti, irtibatı veya iltisakı olduğu gerekçesiyle kapatılan sendikaya üye olduğu, bu nedenle FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakının bulunduğu, nitekim ceza yargılaması sonucunda "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan dolayı hapis cezası ile cezalandırıldığı ve bu mahkumiyet hükmünün ... Ceza Dairesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşıldığından, davacının OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından; Bylock kullanıcısı olduğuna ilişkin kayıtların hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olması nedeniyle yasal olmayan delil niteliğinde olduğu ve mahkeme kararına gerekçe teşkil edemeyeceği, bu konuda ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ...sayılı kararında belirtilen kriterlere uygun olarak hakkında yapılmış olan bir tespitin mevcut olmadığı, Bylock programının G.. P.. Store ve A.. Store gibi uygulamalarda uzun bir süre herkesin erişimine açık olduğu, 2014 yılı içerisinde Bank A..'ya para yatırmasının tamamen kişisel tercihi olduğu, örgüt üyeliği ile bir ilgisinin bulunmadığı, kişilerin yasal olarak faaliyet gösteren şirket veya derneklerden mal ya da hizmet satın almasının suç ya da kamu görevinden ihraç sebebi olamayacağı, dava konusu işlemin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine de aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından; davacının yeniden kamu görevine dönme talebinin, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından verilen kararın "Değerlendirme" kısmında ayrıntılı olarak yapılan analiz doğrultusunda reddedildiği, temyizi talep edilen mahkeme kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesi uyarınca davacının adli yardım istemi kabul edilerek Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, ... İl Milli Eğitim Müdürlüğünde öğretmen olarak görev yapmakta iken, 01/09/2016 tarih ve 29818 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki listesinde ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmıştır.

Davacının anılan Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvuru, Komisyon'un ... tarihli ve ... sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Bunun üzerine, söz konusu kararın iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

Dava dosyasının ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; davacının, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla 7 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına mahkum olduğu, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz incelemesi sonucunda ise ... Ceza Dairesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla onandığı; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin ... tarih ve ..., K: ... sayılı kararı ile de ...'nın davacıya vasi tayin edildiği görülmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesinde, kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri; 407. maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesinde, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 471. maddesinde ise, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anılan madde hükümlerinin değerlendirilmesinden, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişinin, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ve cezanın infazına başlanılması ile yasal olarak kısıtlı hale geleceği, bu tarihten sonra yapılacak tebligatların kişiye vasi atanma süreci beklenilerek vasiye yapılması gerektiği ve vasinin, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği sonucu çıkmaktadır. Kişinin, kısıtlı hale geldiği tarihten sonra gerçekleştirdiği ve vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin olmayan hukuki işlemlerin geçerli kabul edilebilmesi ise, ancak vasinin icazet (onay) vermesi ile mümkündür. Öte yandan, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişinin avukatının, bu kişi hakkındaki mahkumiyet kararının kesinleşmesinden itibaren yasal olarak kısıtlı olan kişiyi temsil hakkı kalmadığından, bu kişi ile ilgili davaların takibinin, atandığı tarihten itibaren vasi veya vasinin tayin edeceği vekil tarafından yapılması gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta; davacının mahkumiyet kararının kesinleştiği 21/11/2018 tarihi itibarıyla kısıtlı hale gelmesine rağmen, İdare Mahkemesince, davacıya vasi atanması beklenilmeksizin 21/03/2019 tarihinde karar verildiği (nitekim 25/06/2019 tarihinde davacıya vasi atanmıştır) ve kararın davacının kısıtlı hale gelmeden önce vekalet verdiği ve kısıtlanmasıyla vekalet ilişkisinin sona erdiği avukatına tebliğ edildiği, davalı idarenin istinaf dilekçesi aynı avukata tebliğ edilmek suretiyle dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmül ettirilmeksizin Bölge İdare Mahkemesine gönderildiği, yine Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın anılan avukata tebliğ edildiği ve anılan avukat tarafından temyiz istemiyle verilmiş olan dilekçe üzerine dosyanın usule uygun bir şekilde tekemmülü sağlanmaksızın Danıştay'a gönderildiği görülmüştür.

Bu durumda, İdare Mahkemesince; kısıtlı hale gelen davacının vasisinden davaya devam hususunda bir onay alınmaksızın davanın esası hakkında karar verilmesinde ve yine kısıtlı hale gelen davacı ile vekalet ilişkisi sona eren avukat tarafından verilmiş olan istinaf ve temyiz istemli dilekçeler üzerine dosyanın usulüne uygun olarak tekemmülü sağlanmaksızın Bölge İdare Mahkemesi'ne ve daha sonra Dairemize gönderilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,

2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 25/02/2020 tarihinde, kesin olarak, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Olayda, ... İl Miili Eğitim Müdürlüğü emrinde öğretmen olarak görev yapan davacı ...'nın 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı yaptığı başvurunun reddine ilişkin Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun ... tarihli ve ... sayılı kararının iptali istemiyle davacı vekili Av. ... tarafından bakılan davanın açıldığı, silahlı terör örgütüne (FETÖ/PDY) üye olma suçundan açılan kamu davasında davacının suçu sabit görülerek 7 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve mahkumiyet kararının 21/11/2018 tarihinde kesinleştiği, mahkumiyet hükmünün infazına başlanılması sebebiyle davacının bu tarih itibarıyla yasal kısıtlılık altına girdiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin ... tarih ve ..., K: ... sayılı kararıyla ... TC kimlik numaralı ...'nın davacıya vasi olarak atandığı anlaşılmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesi hükmüne göre aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça vekalet, gerek vekilin gerekse müvekkilin ehliyetinin ortadan kalkması ile son bulmaktadır. Böylece davacı vekilinin mahkumiyet kararının kesinleştiği 21/11/2018 tarihinden itibaren yasal kısıtlı olan davacıyı temsil hakkı kalmamıştır.

Bu durumda, ara kararı ile öncelikle vekilden, davacı vasisinden alacağı vekaletnameyi ibraz etmesinin istenilmesi, vekaletnamenin verilen süre içerisinde sunulmaması halinde davanın görüm ve çözümünün vasi üzerinden devam edileceğinin ihtar edilmesi, vekaletname verilmediği takdirde ise yapılacak ara kararı ile, davacının yasal olarak kısıtlı hale geldiği tarihten sonra temsil hakkı kalmayan vekile tebliğ edilen bilgi ve belgelerin vasiye yeniden tebliğ edilmesi gerektiği oyuyla, gerekçe yönünden çoğunluk kararına katılmıyorum.

Öne Çıkanlar