Danıştay 8. Dairesi 2019/5990 E. 2021/1466 K.

10-10-2021

Özeti: Dava, Oda sekreterliği görevini yürütmekte iken mahkeme kararı üzerine görevden uzaklaştırılan ve Ağır Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrasında görevine geri dönen davacının, görevden uzaklaştırıldığı tarihler arasındaki dönemde ödenmeyen maaşlarına karşılık, bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde görevli mahkemenin belirlenmesi hususunda yaşanan tereddüttün, Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararı ile giderilmesi karşısında, davacının görevli yargı yerini tereddütten uzak, açık ve anlaşılabilir bir şekilde belirleme imkanına sahip olduğu kabul edilemeyeceğinden, davacı tarafından davalı idareye yapılan başvuru üzerine davalı idarece altmış gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi üzerine başvurunun zımnen reddedildiğinin kabulü ile bu tarihten itibaren işleyecek altmış gün içerisinde dava açılması gerekirken bakılmakta olan davanın bu süre geçtikten sonra, dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddi yönündeki idare mahkemesi kararı, hak arama özgürlüğünün ve mahkemeye erişim hakkının özünü ortadan kaldıracak mahiyette bulunduğundan anılan kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, … Oda sekreterliği görevini yürütmekte iken … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… ve K:… sayılı kararı üzerine görevden uzaklaştırılan ve … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… ve K:… sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrasında görevine geri dönen davacının, görevden uzaklaştırıldığı 13.09.2011 ile 26.06.2013 tarihleri arasındaki dönemde ödenmeyen maaşlarına karşılık, 65.490,55-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… ve … sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrasında davacının 26.06.2013 tarihinde eski görevine geri döndüğü, davalı İdarenin ara karar cevabından, davacıya görevden uzaklaştırıldığı 13.09.2011 ile 26.06.2013 tarihleri arasındaki dönemde ödenmesi gereken meblağın 30.570,78-TL olduğu anlaşıldığından, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile davacıya eksik ödendiği anlaşılan 30.570,78-TL'nin davanın açıldığı 09.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yönünde verilen kararın, davacı tarafından 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca davalı idareye yapılan 26.06.2013 tarihli başvuru üzerine davalı idarece altmış gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi üzerine 26.08.2013 tarihi itibari ile başvurunun zımnen reddedildiğinin kabulü ile bu tarihten itibaren işleyecek altmış gün içerisinde dava açılması gerekirken bakılmakta olan davanın bu süre geçtikten sonra, 31.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle Dairemizin 22.04.2016 tarih ve E:2016/4934, K:2016/4147 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesi: "1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. 2. Bu süreler; a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği; Tarihi izleyen günden başlar. 3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar. 4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.", "Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesi: "1. Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. 2. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar. 3. Bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.", "Görevli olmayan yerlere başvurma" başlıklı 9. maddesi: "1.Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. 2. Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.", "İdari makamların sükutu" başlıklı 10. maddesi: "1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/5 md.) Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı,isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." hükmünü içermektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, … Oda sekreterliği görevini yürütmekte iken … AsliyeHukuk Mahkemesi'nin E:… ve K:… sayılı kararı ile görevden uzaklaştırıldığı, davacı hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan … Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama neticesinde verilen ve kesinleşen E:… ve K:… sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verildiği, davacı vekilince Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü’ne başvurularak, anılan HAGB kararı doğrultusunda 5368 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu m.58 uyarınca müvekkilinin göreve iadesinin talep edildiği, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Sanatkarlar Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısı ile davacının tekrar görevine dönebileceğinin bildirildiği, anılan yazı kapsamında göreve iadeye yönelik taleplerinin karşılanmaması üzerine, davacı tarafından … Noterliği’nin … tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile göreve iadesi ile maaş ve diğer yasal haklarının tarafına ödenmesinin talep edildiği, işbu ihtarnameden bir sonuç alınamaması üzerine davacı vekilince … İş Mahkemesi’nin E:… Esasında işçilik alacaklarından kaynaklanan tazminat istemiyle 31.01.2014 tarihinde dava açıldığı, anılan Mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, davacının 12 yıl 5 ay 12 gün kıdeminin mevcut olduğu tespiti ile 65.490,55-TL alacağının bulunduğunun hesaplandığı ve tanık dinlenildiği, ancak 17.09.2014 tarihinde dava konusu uyuşmazlığın idari yargının görev alanında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, 17.09.2014 tarihli … İş Mahkemesi kararının tefhimden itibaren 8 gün sonra 26.09.2014’te kesinleştiği, davacı vekilince bu kez ... İdare Mahkemesinde açılan davada tazminat istemi ile birlikte ihtiyati tedbir istenmesi üzerine 24.10.2014 tarihinde dilekçe ret kararı verilmesi üzerine yenilenen dava dilekçesi ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari işlem ve eylemden doğan davaların yasal düzenleme gereği, bazı durumlarda adli mahkemelerin görevine girmesi, davacıları hangi yargı merciine başvuracağı konusunda tereddüde düşürebilmektedir. Nitekim, 2577 sayılı Kanun'un görevsiz yargı yerlerine başvuruyu düzenleyen 9. maddesinde; "Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir." hükmüne yer verilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yanlış yargı yerinde açılan davanın da, idari dava açma süresi içinde açılması gerektiği, aksi halde davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilebilecek olmasıdır.

Anayasa'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde ise, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

Bu ilkelerden hareketle dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği açıktır. Bu kapsamda, hak arama özgürlüğünün etkin bir şekilde kullanılabilmesi için, hak arama özgürlüğü kapsamındaki yargısal prosedürlerin kişilerin başvuru yapmasını zorlaştırmayacak, açık ve anlaşılabilir nitelikte olması gerekmektedir.

Bir uyuşmazlığın, idare, vergi veya adliye Mahkemelerinin görev alanına girip girmediği hususunda bireylerin kararsız kalmaları veya mevzuatın yoruma açık olması nedeniyle dava açma süresinin farklı değerlendirilebildiği hallerde, 2577 sayılı Kanun'da belirlenen süreler geçirildikten sonra dava açılması halinde, Mahkemelerin süre şartını mutlak bir şekilde uygulamamaları, her somut olayın özelliğine göre bir değerlendirme yapmaları, bu değerlendirme sonucunda, olayın idare, vergi veya adli mahkemelerin görevine girip girmediği hususunda bireylerin karmaşaya düştüğü değerlendiriliyor ise davaların süreaşımı yönünden reddi yoluna gidilmemesi gerekmektedir. Bu durumda, davacının görevli yargı yerini açık ve anlaşılabilir bir şekilde belirleme imkanına sahip olması, bir başka ifadeyle davasının görüm ve çözümünde görevli yargı organının tespiti kapsamında bir tereddüt yaşamaması, hukuk uygulayıcılarının bile farklı kararlar vermesine sebep olabilecek düzenlemelerin mevcudiyeti, vb. süreaşımının değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken hususlardır.

Olayda, benzer nitelikte uyuşmazlıklarda adli veya idari yargının görevli olup olmadığı hususunda yaşanan tereddütler ile ilgili olarak, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile, Ziraat Odası'nda genel sekreter vekili olarak görev yaparken işten çıkartılan davacı tarafından, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, günlük fazla mesai alacağı ve ücretli izin alacağının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde, davacının statüsü ve davalıların niteliği gözetildiğinde, idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı, görülmektedir.

Bu çerçevede; dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde görevli mahkemenin belirlenmesi hususunda yaşanan tereddütün, Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararı ile giderilmesi karşısında, davacının görevli yargı yerini tereddütten uzak, açık ve anlaşılabilir bir şekilde belirleme imkanına sahip olduğu kabul edilemeyeceğinden, davacı tarafından 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca davalı idareye yapılan 26.06.2013 tarihli başvuru üzerine davalı idarece altmış gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi üzerine 26.08.2013 tarihi itibari ile başvurunun zımnen reddedildiğinin kabulü ile bu tarihten itibaren işleyecek altmış gün içerisinde dava açılması gerekirken bakılmakta olan davanın bu süre geçtikten sonra, 31.01.2014 tarihinde dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddi yönündeki idare mahkemesi kararı, hak arama özgürlüğünün ve mahkemeye erişim hakkının özünü ortadan kaldıracak mahiyette bulunduğundan anılan kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 10/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Öne Çıkanlar