Danıştay 8. Dairesi 2020/3697 E. 2021/166 K.

10-10-2021

Özeti: Dava, davacının evinin damından düşmesi nedeniyle meydana gelen kaza sonucu oluştuğu iddia edilen kalıcı sakatlık ve iş gücü kaybı nedeniyle bakıma muhtaç kalması nedeniyle belli bir tutar ve maddi ve manevi zararın taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Okula ait halının davacılardan anılana yıkatıldığının anlaşılması karşısında, olayın oluşumunda müterafik kusur bulunduğunun, adı geçen davacının kusuru yanında, okulda gerekli düzenin kurulamaması, görevlilerin kayıtsızlıkları nedeniyle idarelerin de hizmet kusuru olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, davacılardan anılan ile davalı idarelerin kusur oranlarının belirlenerek, bu oran dâhilinde olayda hizmet kusuru olan davalı idarelerin hukuki sorumluluğuna gidilmesi ve tazminat isteminin karara bağlanması gerekmektedir.

Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan (Davacılar): Kendi adlarına asaleten, … ve

… adına velayeten; … ve

Vekilleri : Av. …

Karşı Taraf (Davalılar) : 1- … Kaymakamlığı - …

2- … Bakanlığı - …

Vekili : Hukuk Müşaviri …

İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/11/2019 gün ve E:2015/14516, K:2019/10517 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Davalı idarelerce istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/11/2019 gün ve E:2015/14516, K:2019/10517 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.

Dava, davacı ...'ın 14.10.2009 tarihinde evinin damından düşmesi nedeniyle meydana gelen kaza sonucu ...'ta oluştuğu iddia edilen kalıcı sakatlık ve iş gücü kaybı nedeniyle 50.000 TL, bakıma muhtaç kalması nedeniyle 30.000 TL maddi, 50.000 TL manevi, ...'ın eşi davacı ...için 40.000 TL manevi, müşterek çocukları … ve … için 20.000'er TL olmak üzere toplam 80.000 TL maddi, 130.000 TL manevi zararın taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, zarara sebebiyet veren eylemin davacı ...'ın evinin damından düşmesinin oluşturduğu, tazminatın dayandırıldığı sebebin ise okul halılarının kayıt ve aidat parası karşılığında yıkattırılması nedeniyle ...'ın evin damında bulunmasına dayandırıldığı, tam yargı davalarında öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetiminin yapılması gerektiği, dosyanın bütününün incelenmesinden çıkan sonuca göre iddia edildiği üzere okul kayıt ve aidat ücreti karşılığında okul halılarını yıkattırılmadığı, halılarının gönüllülük esasına göre yıkandığı, dolayısı ile ortada davalı idarenin hukuka aykırı bir işlem yada eyleminin bulunmadığı, diğer yandan zarara yol açan eylemin ise damdan düşme sonucunda meydana geldiği, bu neticenin ise ...'ın kişisel kusuru sonucunda oluştuğu gerekçesiyle dava konusu tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

Anayasanın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.

İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükünün doğmasına yol açmaktadır.

Ayrıca, kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlenilen ödevin ve yürütülen hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendilerine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak yine de resmi yetki, görev ve olanaklarından yararlanarak yaptıkları eylem ve işledikleri kusurları, idareden ayrılamamaları nedeniyle görevle ilgili olarak işlenen "görev kusuru" niteliğinde hizmet kusurunu oluşturmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davacılar … ve ...'ın oğulları …'ın 2009-2010 eğitim öğretim yılında … ilçesi … İlköğretim Okulu ana sınıfı öğrencisi olduğu, davacı ...'ın 14.10.2009 tarihinde evinin damında oğlunun okulunun halılarını yıkarken düştüğü, olay sonrasında ...'ın Diyarbakır Devlet Hastanesince düzenlenen raporda olay nedeniyle vücut fonksiyonlarının %60'nı kaybettiğinin belirtilmesi üzerine davacıların, 14.07.2010 tarihli dilekçe ile Milli Eğitim Bakanlığı'na ve 03.08.2010 tarihli dilekçe ile de Çınar Kaymakamlığı'na tazminat istemiyle başvuruda bulunduğu, başvuruların cevap verilmeyerek reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu olay üzerine Diyarbakır Valiliği tarafından durumun incelenmesi için soruşturma başlatıldığı ve hazırlanan … tarih ve … sayılı soruşturma raporu sonucunda okulun müdürünün kendi ifadesiyle de halıları öğrenci velilerine gönüllük esasına göre yıkattığını kabul ettiği, bu sebeple görev, yetki ve sorumluluğu tanımında uhdesine verilen görevleri yapmadığı, ilgili mevzuatlar doğrultusunda kararlar almadığı, kurumlarca belirlenen yasal mevzuata uymadığı gerekçesiyle "kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kusurlu davrandığı" gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.

Bu kapsamda, davacılardan ...’ın 14.10.2009 tarihinde evinin damında ayağının kayması sonucu düşerek ağır yaralanmasına neden olan … Köyü İlköğretim Okulu Anasınıfına ait halıların iddia edildiği gibi oğlunun anasınıfına kaydı sırasında istenilen kayıt ve aidat parasını ödeyememesi nedeniyle müdürün talimatı gereği kayıt parası karşılığı yıkattırıldığına dair yeterli bilgi ve belge bulunmadığı ve adı geçenin damdan düşerek yaralanması olayında kusurlu bulunduğu açık ise de, yaralanma olayının oluşunda, davacının kusuru yanında, ilköğretim okulunda kurallara dayalı yeterli bir düzen kurulamayışının, ihtiyaçlarının mevzuat çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliği uyarınca kurulan okul-aile birliğinin gelirlerinden karşılanması gereken okula ait halıların yıkanmasında yürütülen hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak öğrenci velisi tarafından yıkanmasına olanak tanıyan veya göz yuman görevlilerin bu tutumlarının da etkili olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, okula ait halının davacılardan ...’a yıkatıldığının anlaşılması karşısında, olayın oluşumunda müterafik kusur bulunduğunun, adı geçen davacının kusuru yanında, okulda gerekli düzenin kurulamaması, görevlilerin kayıtsızlıkları nedeniyle idarelerin de hizmet kusuru olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla, davacılardan ... ile davalı idarelerin kusur oranlarının belirlenerek, bu oran dâhilinde olayda hizmet kusuru olan davalı idarelerin hukuki sorumluluğuna gidilmesi ve tazminat isteminin karara bağlanması gerekirken, olayın bütünüyle adı geçen davacının kusurundan kaynaklandığının kabulü suretiyle davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, karar düzeltme talebinin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarihli E:… K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 20/01/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır. İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından davacının karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

Öne Çıkanlar