Gaziantep BİM 5. İDD 2019/1748 E. 2020/1933 K.

29-10-2021

Özeti: Dava, İl Emniyet müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapan polis memuru tarafından, başkaca İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli olduğu dönemde hakkında başlatılan soruşturma neticesinde zarara uğrayana karşı işlediği fiil sebebiyle lehe olan hüküm uygulanmak suretiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün ilgili maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu'nun kararının iptali ve yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle ödenmesi istemiyle açılmıştır. Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde belirtilen başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkar etmek eylemlerinin gerçekleşmesi gerekeceği belirtilmektedir. Olayda ise zarara uğrayan tarafından, kendisine ait kredi kartının rızasıyla ve belirli bir süre ya da harcama miktarı gibi herhangi bir kullanma şekline ilişkin sınır belirtilmeden kullanabilmesi için polis memuruna teslim edildiği ve polis memurunun da kart ile bu kapsamda kullanımlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Emniyeti suiistimal fiilinin gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği ve mevcuttaki durumun, polis memuru ile zarara uğrayan arasındaki sözleşmeden doğan borç ilişkisi mahiyetindeki hukuki ihtilaftan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Polis memurunun zarara uğrayana yönelik eylemleri nedeniyle meslekten çıkarılmasına ilişkin emniyeti suiistimal fiili sübuta ermediğinden dava konusu işlemde ve davanın reddi yönündeki Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Anayasa'nın ilgili maddesi gereği idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olması karşısında; yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle ödenmeyen parasal hakların tahakkuk tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte polis memuruna ödenmesi gerekmektedir.

İSTEMİN ÖZETİ: Batman İdare Mahkemesi'nce verilen 09/05/2018 tarih ve E:2017/1967, K:2018/350 sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5.İdari Dava Dairesi'nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45.maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Batman İl Emniyet müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapan davacı tarafından, Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli olduğu dönemde hakkında başlatılan soruşturma neticesinde.....'e karşı işlediği fiil sebebiyle lehe olan hüküm uygulanmak suretiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yüksek Disiplin Kurulu'nun 19/07/2017 tarih ve 2017/273 sayılı kararının iptali ve yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; davacının, 657 sayılı Yasa'nın 125/1-E-(g) maddesi kapsamında "Devlet memurluğundan çıkarma" cezasını gerektiren emniyeti suiistimal fiilini işlediği gerek disiplin soruşturması kapsamında, gerekse de ceza yargılaması esnasında alınan ifadelerden sübuta erdiği, kaldı ki …..'a karşı işlediği benzer nitelikteki fiil nedeniyle yapılan yargılama neticesinde hapis cezasına çarptırıldığı görüldüğünden, davacının eylemine uyan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 682 sayılı KHK'nın yollamada bulunduğu 657 sayılı Yasa'nın 125/1-E-(g) maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarılması gerekmekte iken, fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan ve hakkında disiplin soruşturması yürütülen davacı yönünden lehe hüküm ve sonuç doğuracağı anlaşılan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince "meslekten çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından; dava konusu işlemin karar evrakında fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Disiplin tüzüğünün karar tarihi itibariyle yürürlükte olmadığı ve sonradan çıkan 682 sayılı KHK da bu suçun bir yaptırımının bulunmadığı, bu yüzden hakkında lehe olan durum uygulandığı iddiasıyla meslekten çıkarma cezası tesis edildiği savunulsa da dava konusu işlemin hukuk aleminde yeri olmadığı, bu nedenle işlenen fiilin yaptırımının olmadığı, dava konusu işlemde soruşturma raporu ile dosyada mevcut bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde isnat edilen suçu işlediği iddiası konusunda idarece yeterince araştırılmaksızın hakkındaki salt beyanlardan bahisle disiplin cezası uygulanmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.

Dava konusu disiplin cezasının dayanağı fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. fıkrasında; hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, kalpazanlık, kasten adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira eylemleri meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.

Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin birinci fıkrasında; "Devlet memurluğundan çıkarma cezası uygulanacak fiiller ve bu cezayı verme yetkisi ile ilgili olarak 657 sayılı Kanun hükümleri uygulanır..." hükmüne, 34. maddesinin birinci fıkrasında ise; "Bu Kanun Hükmünde Kararnamede hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/1-E-(g) maddesinde; "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezası gerektiren eylem ve davranışlar arasında sayılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Batman İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yaptığı, bir önceki görev yeri olan Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü'nde kendisi ile aynı şubede görev yapmakta olan ..... tarafından özetle; "..... isimli şahsın 13/10/2015 günü gece vardiyesinde çalıştığı sırada 2.000,00-TL borç istedi, ancak kendisinde nakit olmadığını söylemesi üzerine kredi kartını istediği, bir hafta sonra ödemek şartıyla vermiş olduğu kredi kartından 10.325,00-TL para çektiği ve ödemediği..." iddialarını içeren08-10/12/2015 tarihli şikayet dilekçeleri ile Nevşehir Şehit İsmail Arslan Polis Merkezi Amirliği'ne başvurulması üzerine Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 01/03/2016 tarih ve 2016/597 nolu iddianame düzenlenerek "Güveni Kötüye Kullanma" suçundan Nevşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2016/374 sayılı esasına kayıtlı davanın açıldığı, bu arada Nevşehir İl Emniyet Müdürü'nün 15/12/2015 tarihli oluru ile davacı hakkında söz konusu iddiaların araştırılması ve gerekiyorsa soruşturulması için 4. Sınıf Emniyet Müdürü Dr. .....'nın görevlendirildiği, anılan kişi tarafından hazırlanan 02/03/2016 tarih ve 2015/1042-93 sayılı inceleme raporunda; "Hakkında inceleme yapılan .....'nın eyleminin Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması" olarak değerlendirilip bu suçlamadan dolayı 01/03/2016 tarih ve 2016/597 nolu iddianame düzenlendiği anlaşıldığından söz konusu suçlamanın disiplin yönünden Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi kapsamında meslekten çıkarma cezası gerektiren suçlardan olması sebebiyle soruşturmanın polis başmüfettişleri marifetiyle yapılmasının uygun olacağının," belirtilmesi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 05/04/2016 tarih ve 7487 sayılı tahkikat emrine dayalı olarak Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 08/04/2016 tarih ve 1535 sayılı yazısı ile Polis Başmüfettişleri ..... ve .....'nın soruşturmacı olarak görevlendirildiği, anılan kişiler tarafından yapılan tahkikat sırasında olay ile ilgili bilgisine başvurulan ..... karşı da benzer mahiyette eylemde bulunduğunun anlaşılması üzerine, bu olaya ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü'nden 19.05.2016 tarih ve Sor.16/291-2301 sayılı ek tahkikat oluru alınarak .....'a karşı işlediği fiil kapsamında devam etmekte olan soruşturmaya dahil edildiği, soruşturma neticesinde hazırlanan 19/09/2016 tarih ve 61 sayılı soruşturma raporunun,.....'e karşı işlenen fiil yönünden, sonuç ve kanaat bölümünde; "Polis memuru .....'den rızasıyla aldığı kredi kartından daha önceki aylarda yaptığı harcamayı ödemek suretiyle oluşturduğu güven duygusunu, daha sonra yaptığı harcamaları ödemeyerek kötüye kullandığı ve eylemine uyan "emniyeti suiistimal" fiilini işlediği anlaşıldığından Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesine göre 'Meslekten Çıkarma' cezası ile tecziye edilmesi," görüş ve kanaatine yer verilmesi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nun 19/07/2017 tarih ve 2017/273 sayılı kararı ile davacının işlemiş olduğu "Emniyeti suiistimal" fiilinin karar tarihinde yürürlükte olan 682 sayılı KHK'nın yollamada bulunduğu, 657 sayılı Yasa'nın 125/1-E-(g) maddesinde yer alan ve Devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren, "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" hükmünü ihlal niteliğinde olduğu anlaşılmakla birlikte Anayasa'nın 38. maddesi gereğince, fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan ve hakkında disiplin soruşturması yapılanın lehine olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi gereğince "meslekten çıkarma" cezası ile tecziyesine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, her ne kadar davacı hakkında, polis memuru ..... tarafından ödemek şartıyla vermiş olduğu kredi kartından 10.325,00-TL para çektiği ve ödemediğine ilişkin yapılan şikayet üzerine "Güveni Kötüye Kullanma" suçundan Nevşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada üzerine atılı olan güveni kötüye kullanma suçunu işlediği sabit görülerek 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesi gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 500 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmekte ise de; iş bu davada polis memuru .....'ün soruşturma sebebiyle verdiği 06/05/2016 tarihli beyanında özetle; 10.250 TL limitli kredi kartını ihtiyaçlarını görmesi için rızasıyla davacıya verdiğini, davacının banka sicili kötü olduğundan kredi kartının olmadığını düşündüğünü, davacının kredi kartından kullandığı miktarları kendisine düzenli olarak ödediğini, davacıya güven duyduğu için hesap hareketlerini takip etmediğini, kendisi gibi davacıya kartını kullandıran .....'ın, borcunu ödemediğinden bahisle davacıdan şikayetçi olduğunu öğrendiği zamanlarda davacının kendisine ait kredi kartının limitini doldurduğunu biliyor olduğunu, ancak yine öncekiler gibi bu harcamaları da davacının ödeyeceğini düşündüğünü, davacının tayininin çıkması nedeni ile kendisi ile görüşüp o ay ödemesi gereken 10.120 TL'yi ödemesini istediğini, ancak davacının parasının olmadığından o an için ödeme yapamayacağını söylediğini, bu borç karşılığında davacının kendisine senet verdiğini, davacının hala borcunu ödemediğini, ancak davacıya güvendiğinden şikayetçi olmadığını, rızasıyla verdiği kredi kartından yapılan harcamalara ilişkin borcun davacı tarafından ödeneceğini düşündüğünü belirttiği, adı geçenin müşteki sıfatıyla verdiği 30/05/2016 tarihli beyanının da benzer yönde olduğu, davacının ifadelerinin de .....'ün beyanları doğrultusunda olduğu, davacı hakkında .....'e yönelik eylemleri nedeniyle bir adli soruşturma ya da kovuşturmanın bulunmadığı, öte yandan, dava konusu işlemin hukuki sebebi olan ve meslekten çıkarma cezasını gerektiren Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 8. maddesinin 6. fıkrasındaki "emniyeti suiistimal" fiilinin somut bir olayda gerçekleşebilmesi için, dava konusu işlemin fiili sebebi mahiyetindeki davacının anılan eylemleri sırasında da yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "güveni kötüye kullanma" başlıklı 155. maddesinde belirtilen "Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak" veya "bu devir olgusunu inkar etmek" eylemlerinin gerçekleşmesi gerekeceği, olayda ise, ..... tarafından, kendisine ait kredi kartının rızasıyla ve belirli bir süre ya da harcama miktarı gibi herhangi bir kullanma şekline ilişkin sınır belirtilmeden kullanabilmesi için davacıya teslim edildiği ve davacının da kart ile bu kapsamda kullanımlarda bulunduğu anlaşıldığından "emniyeti suiistimal" fiilinin gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, mevcuttaki durumun, davacı ile ..... arasındaki sözleşmeden doğan borç ilişkisi mahiyetindeki hukuki ihtilaftan ibaret olduğu anlaşıldığından, davacının .....'e yönelik eylemleri nedeniyle meslekten çıkarılmasına ilişkin "emniyeti suiistimal" fiili sübuta ermediğinden dava konusu işlemde ve davanın reddi yönündeki Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, Anayasa'nın 125. maddesi gereği idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olması karşısında; yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle ödenmeyen parasal hakların (başka işlemlerle verilen göreve son verme kararları da dikkate alınmak suretiyle) tahakkuk tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinafa konu mahkeme kararının KALDIRILMASINA, dava konusu işlemin İPTALİNE, işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (başka işlemlerle verilen ihraç kararı da dikkate alınmak suretiyle) davalı idarece davacıya ödenmesine, mahkeme safhasında davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 163,15.-TL yargılama giderleri ve istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 175,60.-TL yargılama giderleri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri avanslarından artan miktarın ilgili taraflara talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra re'sen iadesine, kararın tebliğini izleyen tarihten itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 30.10.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Öne Çıkanlar