Gaziantep BİM 5. İDD 2019/22470 E. 2020/827 K.

29-10-2021

Özeti: Dava, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı Müze Müdürlüğü'nde Müze Araştırmacısı olarak görev yapan davacının, Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemi ile bu cezaya yapılan itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Uyuşmazlıkta, Mahkemece Müze Müdürlüğü'nce düzenlenen nöbet çizelgesinde anılan tarihte davacının görevli olmadığından bahisle davanın reddi yönünde karar verilmiştir. Müzeye getirilen eserlerin teslim alınması yönünde davacıya verilen talimatın, görev tanımı ve davacının da dahil olduğu nöbet çizelgesi de göz önüne alındığında, davacının görev alanı içerisinde kaldığı açıktır. verilen talimatın yerine getirilmesi için davacının belirlenmesi noktasındaki takdir hakkının kullanımında ise, dava konusu işlemin fiili sebebi olan çizelge dışı görevlendirmenin itiyat haline getirilmiş olduğuna ilişkin bir bilginin ve somut olarak ortaya konulabilecek herhangi bir hukuka aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık, aksi yöndeki Mahkeme kararında ise hukuka uyarlık görülmemiştir. İstinaf başvurusunun kabulü gerekmektedir.

İSTEMİN ÖZETİ: Gaziantep 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 08/11/2018 tarih ve E: 2018/95 K: 2018/1249 Sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Muhakkikin kararı hiçe sayılarak alınan söz konusu "kınama" disiplin cezasına yine valilik makamında itirazda bulunulduğu, İl İdare Kurulu Müdürlüğü Disiplin kurulunun 13.03.2018 tarih ve 2017/08 Sayılı kararıyla davacının itirazını hukuka aykırı olarak reddettiği, bahsedilen tarihlerde, öncesinde ve sonrasında, davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmemesi söz konusu olmayıp, izin almak istediği gün akşam saatlerinde müze müdür vekili yerinde olmadığından fazla mesai kağıdı doldurularak müdürlüğe iletilmek üzere müdür sekreterine verildiği ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nce 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, davacı vekili tarafından, Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı Müze Müdürlüğü'nde Müze Araştırmacısı olarak görev yapan davacının, 657 Sayılı Kanun'un 125/1.B-(j) maddesi uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 18.09.2017 tarihli, 1643 Sayılı Müze Müdürlüğü işlemi ile bu cezaya yapılan itirazın reddine dair 14.11.2017 tarihli, 34 Sayılı Gaziantep Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; "... Uyuşmazlıkta, yukarıda yer verilen açıklamalar ile dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacının görevlerinden birinin müze müdürü ile müdür vekilinin vereceği diğer işleri yapmak olduğu, bu çerçevede davacının 8.11.2016 tarihli Müze Müdürlüğü yazısı ile müzeye getirilen eserlerin teslimi hususunda diğer personellerle birlikte ayrıca görevlendirildiği ancak söz konusu görevlendirmenin müze çalışanları arasında iş bölümü noktasında herhangi bir karışıklığa mahal vermemek amacıyla aylık ve haftalık nöbet çizelgesine bağlandığı, buna göre olay tarihinde eserleri teslim alma konusunda asıl görevli olan Yediemin ve Emanet Sorumlusu H.Y. ile o hafta nöbetçi uzman olan Arkeolog E.Y.'nin MUES'te görevli olduğu, bu durumda anılan görevlendirme yazısı ve nöbet çizelgesi uyarınca eserleri teslim alma görevinin bir sonraki hafta nöbetçi uzman olan Müze Araştırmacısı T.A.'ya verilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda, Müze Müdür Vekili tarafından, eserleri teslim alma görevinin bir sonraki hafta nöbetçi uzman olan ve olay günü de müzede bulunan Müze Araştırmacısı T.A.'ya verilmesi gerekirken, ilk olarak Mayıs Ayı Nöbet Çizelgesinde ismi dahi bulunmayan M.K.'ya daha sonra da bir sonraki hafta görevli olmayan davacıya verildiği dikkate alındığında, anılan görevi Mayıs ayının ilk haftası nöbetçi kalarak zaten yerine getirdiği anlaşılan davacının, verilen göreve itiraz ettiğinden bahisle kınama cezası ile cezalandırılmasına ve söz konusu cezaya yaptığı itirazın reddine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare vekili tarafından; davacı hakkında verilen kınama cezası işleminde eylemin sübut bulduğu, verilen cezanın usul ve yasaya uygun olduğu, dava konusu olayda amirin, vatandaşın işinin çözülmesi için yasal sınırlar içinde bir emir verdiği ancak ilgili memur olan davacının bu emri yerine getirmediği, bu olayda memur ile amir arasında bir husumetten bahsedilemeyeceği ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 124/2 maddesinde; kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125. maddede sıralanan disiplin cezalarından birisinin verileceği hüküm altına alınmış, aynı Kanunu'nun 125. maddesinin 1. fıkrasının (B) bendinin (j) alt bendinde ise; ''Verilen emirlere itiraz etmek'' kınama cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden, Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne bağlı Müze Müdürlüğü'nde Müze Araştırmacısı olarak görev yapan davacının, 09.05.2017 tarihinde ellerinde tarihi eser olduğunu iddia eden kişilerin getirdiği malzemeleri müze müdür vekili E.Ö'nün talimatına rağmen davacının ve arkeolog olan M.K.'nın almayarak vatandaşı mağdur ettikleri ve verilen emir ve görevleri yerine getirmedikleri iddiasıyla davacı ve M.K. hakkında açılan disiplin soruşturması sonucunda hazırlanan 04.08.2017 Sayılı soruşturma raporunda, davacıya isnat edilen "verilen emirlere itiraz etmek" fiilinin sübuta erdiğinden bahisle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/1.B-(j) maddesi uyarınca kınama cezasıyla cezalandırılması yönünde getirilen teklifin kabulüne karar verilerek davacnının kınama cezasıyla cezalandırıldığı, davacı tarafından söz konusu cezaya yapılan itirazın reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, 09.05.2017 tarihinde müzeye gelen vatandaşların ellerinde tarihi eser olduğunu ve bunu müzeye teslim etmeye geldiklerini beyan etmeleri üzerine özel güvenlik görevlisi Y.O.'nun ilk olarak Yediemin ve Emanet Sorumlusu H.Y.'yi daha sonra da o hafta nöbetçi uzman olan Arkeolog E.Y.yi aradığı ancak Müze Müdürlüğü'nde Müze Ulusal Envanter Sistemi (MUES) Projesi kapsamında düzenlenen eğitime katılmakla görevli olmaları nedeniyle her iki personele de ulaşılamadığı, bunun üzerine görevlendirmeyi yapması için durumun Müdür Vekili E.Ö.'ye bildirildiği, bunun üzerine vatandaşların Müdür Vekili E.Ö. tarafından Arkeolog M.K.'ya yönlendirildiği ancak M.K. tarafından, kendisinin bu konuda görevli olmadığından bahisle görevin kabul edilmediği, bu durumun Müze Müdür Vekili E.Ö.'ye bildirilmesi üzerine bu kez eserleri teslim alması için davacının görevlendirildiği ancak davacı tarafından kendisinin bu işle görevli olmadığı ve nöbetçi de olmadığından bahisle görevin kabul edilmediği daha sonra gerginlik çıkmasını önlemek amacıyla eserlerin Arkeolog Ü.Y.P tarafından teslim alındığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlıkta, Mahkemece Müze Müdürlüğü'nün 08.11.2016 tarihli, ''Müzeye Gelen Eserlerin Teslimi'' konulu yazısındaki, müzeye gelen eserlerin öncelikle sorumlu uzman H.Y. tarafından teslim alınacağı, H.Y.'nin görevli veya izinli olması durumunda o hafta nöbetçi uzman tarafından teslim alınacağı, eğer o da görevli veya izinli ise sonraki haftada nöbetçi uzman tarafından sırasıyla teslim alınacağı yönündeki talimata göre düzenlenen nöbet çizelgesinde anılan tarihte davacının görevli / nöbetçi olmadığından bahisle davanın reddi yönünde karar verilmişse de, söz konusu talimata ilişkin yazı ve buna göre oluşturulan nöbet çizelgesinin Müze Müdürlüğünce tanzim edildiği, öte yandan, yine Müze Müdürlüğünce tanzim edilen müze araştırmacısı davacının görev tanımı içeriğine göre "Müze Müdürünün, Müdür Yardımcısının vereceği diğer işleri yapma"nın da davacının görevleri arasında sayıldığı, bu durumda yetkili bir idari makam tarafından yapılan düzenlemenin, her hal ve şartta ilgili makamı da bağlayacağını kabul etmek, idare hukukuna hakim olan hiyerarşi ve uyarlama ilkelerine göre, mümkün olmadığından, anılan talimat ve görev tanımlarını tanzim eden makam yetkilerini kullanan Müze Müdür Vekili E.Ö. tarafından, kamusal hizmetin görümüne ilişkin olduğu yönünde şüphe bulunmayan, müzeye getirilen eserlerin teslim alınması yönünde davacıya verilen talimatın, görev tanımı ve davacının da dahil olduğu nöbet çizelgesi de göz önüne alındığında, davacının görev alanı içerisinde kaldığının açık olduğu, verilen talimatın yerine getirilmesi için davacının belirlenmesi noktasındaki takdir hakkının kullanımında ise, dava konusu işlemin fiili sebebi olan çizelge dışı görevlendirmenin itiyat haline getirilmiş olduğuna ilişkin bir bilginin ve somut olarak ortaya konulabilecek herhangi bir hukuka aykırılığın da bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık, aksi yöndeki Mahkeme kararında ise hukuka uyarlık görülmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinafa konu mahkeme kararının KALDIRILMASINA, davanın REDDİNE, ilk derece yargılaması aşamasında davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 175,00-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davalı idarece yapılan 29,00-TL yargılama gideri ile karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avanslarından artan miktarın ilgili tarafa re'sen iadesine, 10/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

İstinafa konu mahkeme kararı usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Öne Çıkanlar