Gaziantep BİM 5. İDD 2019/3494 E. 2020/823 K.

29-10-2021

Özeti: Dava, gümrük muayene memurunun İl Gümrük Müdürlüğünde görev yaptığı dönemde görevi gereği yaptığı ve yapmadığı işlemler ile ihracat kaçakçılığı eylemlerine aktif bir şekilde iştirak ettiği, gerekli icra vasıtalarının oluşturulmasına katkı sağladığından bahisle Devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır. Dava konusu işlemin sebebi olarak gümrük memuruna atfedilen eylemler nedeniyle gümrük memuru hakkında adli soruşturma açıldığı, soruşturmanın Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyası üzerinden yapılmakta olduğunun anlaşılması karşısında, idare mahkemesince ceza soruşturması veya kamu davası açılması halinde ceza yargılaması sonunda verilecek kararın beklenip, uyuşmazlığın maddi gerçeğe uygun bir gerekçeyle çözüme ulaşılması gerekirken, bu husus gözardı edilerek verilen kararın hukuka uygun bir sonucu ifade etmeyeceği anlaşılmıştır. Bekletme kararı verildikten sonra uyuşmazlığın ceza soruşturması sonunda verilecek kararda tespit edilecek maddi gerçeğe uygun ve yeterli gerekçelerle çözümünü teminen, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

İSTEMİN ÖZETİ: Malatya İdare Mahkemesi'nce verilen 15/03/2019 tarih ve E: 2018/697 K: 2019/307 Sayılı kararın istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı A. A. tarafından gerçekleştirilen fiziki muayene aşamasında eşyaların birim ağırlık yönünden beyan edilen toplam ağırlık bilgilerinde vaki tenakuzların gerektiği şekilde tespit edilmemiş olması neticesinde, eşyaların yüklü bulunduğu tırın yurtdışına çıkış işlemlerinin tamamlanarak İhracat Beyannamesinin kapanmasına sebep olduğu, soruşturma kapsamı olup, miktar veya kıymet yönünden gerçekte ihraç edilmediği halde ihraç edilmiş gibi gösterilen işlemlerde, fiziki muayenesi A. A. tarafından yapılan İhracat Beyannamelerinin bir kısmında, beyannameler kapsamı eşyaların fiziki muayenesinin yapıldığı gün ve saatlerde, beyannameler muhteviyatı eşyaların yüklenerek yurtdışı edilmek üzere refere edildikleri TRB'ler eşliğinde Dilucu Gümrük Müdürlüğüne sevkedilen tırların fiilen yurtdışında bulunduğu veya Türkiye'ye giriş yapmak üzere Dilucu Gümrük sahasında bulunduğunun tespit edildiği ileri sürülerek istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi'nce 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, gümrük muayene memuru olarak görev yapan davacının Iğdır Gümrük Müdürlüğünde görev yaptığı dönemde görevi gereği yaptığı ve yapmadığı işlemler ile ihracat kaçakçılığı eylemlerine aktif bir şekilde iştirak ettiği, gerekli icra vasıtalarının oluşturulmasına katkı sağladığından bahisle 657 Sayılı Kanun'un 125/E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarılma cezasıyla tecziye edilmesine ilişkin 13/02/2018 tarih ve 2018/10 Sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İdare mahkemesince; "...Bu durumda, soruşturma raporu ve ekleri belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; olayların açığa çıkmasına neden olan Dilucu Gümrük Muhafaza, Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü tarafından takibe alınan üç tırın ikisinin (16042200EX012190 ve 16042200EX012192 numaralı ihracat beyannameleri) muayenesinin davacı tarafından yapıldığı, bu ihracat beyannamelerinde 240 ve 220 takım lüks duşakabin (264 bin ve 242 bin Euro) ihraç edileceği belirtilmesine rağmen gerçekte 27 ve 24 adet 4mm cam (810 ve 720 TL) bulunduğu, beyan edilen lüks duşakabinlerin ağırlığının 3 bin küsür kilogram olması gerekmesine rağmen gerçekte tırlar içerisindeki eşyaların 300-400 kg olduğu ve bu ağırlık farklarının davacı tarafından fark edilmediği, 240 ve 220 takım lüks duşakabinin 1 kap içerisinde olamayacağı açık iken (en az 150-200 kap olması gerekirken) davacı tarafından sisteme 1 kap olarak girildiği, muayene memuru olan davacının tırların içerisinde gerçekte lüks duşakabin olmadığını fark etmesi gerektiği halde ihracat beyannamesinin bu şekilde kapanmasına sebep olduğu, bunun gibi miktar ve kıymet bakımından gerçekte ihraç edilmediği tespit edilen 16 adet beyannamenin muayenesinin davacı tarafından gerçekleştirildiği, bunların bazılarının 1 kap içerisinde olamayacağı belli iken 1 kap olarak beyan edildiği, gerçekte tırların içerisinde bulunan eşyaların ağırlığı ile beyan edilen eşyalar arasında farklılıklar bulunmakta iken bunun tespit edilmediği, gerçekte ihraç edilen ile ihraç edilmiş gibi gösterilen eşyaların farklı olmasına rağmen davacı tarafından tespit edilmediği, yüksek kıymette eşyalar ihraç edilmesine rağmen davacı tarafından kıymet takdirine gidilmediği, anılan farklılıkların muayene memuru olan davacı tarafından tespit edilmesi ve düzeltilmesi gerekirken, bunu yapmayarak ihracat beyannamesinin kapatılmasına sebebiyet verdiği, davacı ifadesinde; gümrükte ihracat kaçakçılığı yapıldığını ama kendisinin dahilinin bulunmadığını, beyan edilen eşyaların birim ağırlığının belirtildiği şekilde olamayacağını şimdi gördüğününü ancak işlemleri yaptığı tarihlerde bu hususu nasıl tespit edemediğini izah edemediğini beyan ettiği, Gümrük Müdür Yardımcısı'nın davacının yanlış işlerin içerisinde olduğu ve bu boyuttaki bir ihracat kaçakçılığının memurların dahili olmaksızın gerçekleşebileceğine inanmadığını beyan ettiği göz önüne alındığında; davacının muayene memuru olduğu, eşyaları vazifesinin gereği gibi muayene ederek ihracat kaçakçılığı eylemlerinin önüne geçmesi gerektiği halde, anılan davranışları ile soruşturma konusu ihracat kaçakçılığı eylemlerine yardım ettiği, bu eylemler ile davacının memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu anlaşıldığından, eylemine uyan Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile tecziye edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından; davacının 30 yıla yakın devletine hizmet eden bir memur olduğu, hakkında somut bir tespit yapılmadan verilen devlet memurluğundan çıkarılma cezasının açıkça hakkaniyete aykırı olduğu, ihracat beyannamelerinde eşyanın fiziki muayenesinin yapılarak blokenin 10-11 dakika gibi kısa sürelerde kaldırılmasının da idare tarafından şüpheli işlem olarak görüldüğü, davacı şahsın o dönemde görev yaptığı gümrüğün küçük bir gümrük olduğu, ihracatçı firmalar tarafından zaman zaman bahsi geçen beyannamelerde olduğu gibi ihracat yükünü taşıyacak araç belli olmadığından en azından zaman kazanmak adına TRB aşamasına hazır olması için ihracat beyannamesi ile alakalı eşyaların herhangi bir araçla gümrük müdürlüğüne götürülmekte olduğu, bu zaman zarfında iş yükü de az olduğu için davacı ile birlikte toplamda 3 muayene memurunun gümrüğün bahçesinde işlemleri beklemekte olduğu, beyanname havalesinin 3 muayene memurundan birine çıkma ihtimaline karşılık beyanname tescil aşamasındayken fiziki muayenesinin yapıldığı, görev dağıtımında kime çıkacağı belli olmayan hallerde de fiziki muayenenin önceden yapılması sebebiyle kısa sürede blokenin kaldırıldığı, bu durumun küçük gümrüklerde olağan bir durum olduğu ileri sürülerek idare mahkemesi kararının kaldırılması istenilmektedir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesinde "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren haller arasında düzenlenmiştir.

Yargısal içtihatlarda; disiplin cezasına konu fiil ile ceza mahkemesine konu suçun unsurlarının örtüşmediği durumlarda idare mahkemelerince ceza mahkemesi kararı beklenmeden ve disiplin hukuku ve uygulanabildiği ölçüde ceza hukuku ilkelerinden yararlanılmak suretiyle disiplin cezasının hukukilik denetime tabi tutulabileceği; disiplin cezasına konu fiil ile ceza yargılamasına konu suçun unsurlarının aynı düzlem ve tipolojide olduğu durumlarda ise; yazılı yargılama usulüne tabi idare mahkemelerince, maddi olay yargılamasında daha geniş enstrümanlara sahip olan ceza mahkemesi kararı beklenerek disiplin cezasıyla ilgili uyuşmazlığın karara bağlanması, Anayasa'nın 38. maddesindeki "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." üst normunda ifadesini bulan "Masumiyet karinesine" uygun bir yaklaşım olacağı kabul edilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının en son Fırat Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü bünyesinde muayene memuru olarak görev yaptığı, hakkında Iğdır Gümrük Müdürlüğünde görev yaptığı dönemdeki eylemleri nedeniyle soruşturma başlatıldığı, soruşturma sonucunda Devlet memurluğundan çıkarma cezasının teklif edildiği, soruşturma raporuyla getirilen teklif doğrultusunda; soruşturma kapsamında cins, miktar ve kıymet yönlerinden ihracat gerçekleştirilmediği halde gerçekleştirilmiş gibi gösterilen eşyalar ile ilgili olarak, 16 adet beyanname muhteviyatı eşyaların fiziki muayenesinin davacı tarafından gerçekleştirildiği, NCTS sisteminde, ihracat beyannameleri ile beyannamelerin refere edildiği Transit Refakat Belgelerinde beyan edilen kap adetleri yönünden sistemsel bir kontrol mekanizmasının bulunduğu, ihracat beyannamesi ile Trb'de beyan edilen kap adetlerinin uyumunun sistem tarafından otomatik olarak kontrol edildiği, bu durum karşısında, ihracat beyannamesinde kap adetinin "1 kap" olarak beyan edilmiş olmasının ve davacı tarafından yapılan fiziki muayenede buna ilişkin gerekli tespit ve düzeltmelerin yaptırılmaması neticesinde Trb'lerde de ihracat beyannamesine uyumlu şekilde "1 kap" beyanında bulunabilmesinin yolunun açılmış olduğu, böylelikle, ihracat beyannamesinde ve buna bağlı olarak Trb'de eşyanın kap adedinin "1 kap" olarak beyan edilmesiyle ve bu durumun davacı tarafından yapılan fiziki muayenede gerektiği şekilde tespit edilmeyerek ve düzeltilmeyerek, Dilucu Gümrük Müdürlüğünde yapılacak gümrük kontrolünde eşyanın kap yönünden eksik olduğunun tespit edilebilmesinin olanaksız hale getirildiği, davacı tarafından gerçekleştirilen fiziki muayene aşamasında eşyaların birim ağırlık yönünden beyan edilen toplam ağırlık bilgilerinde vaki tenakuzların gerektiği şekilde tespit edilmemiş olması neticesinde, eşyaların yüklü bulunduğu tırın yurtdışına çıkış işlemlerinin tamamlanarak ihracat beyannamesinin kapanmasına sebep olunduğu, soruşturma kapsamı olup, miktar veya kıymet yönünden gerçekte ihraç edilmediği halde ihraç edilmiş gibi gösterilen işlemlerde, fiziki muayenesi davacı tarafından yapılan ihracat beyannamelerinin bir kısmında, beyannameler kapsamı eşyaların fiziki muayenesinin yapıldığı gün ve saatlerde, beyannameler muhteviyatı eşyaların yüklenerek yurtdışı edilmek üzere refere edildikleri Trb'ler eşliğinde Dilucu Gümrük Müdürlüğüne sevkedilen tırların fiilen yurtdışında bulunduğu veya Türkiye'ye giriş yapmak üzere Dilucu Gümrük sahasında bulunduğunun tespit edildiği, ihracat beyannamelerinin hiç birisinde, eşyaların yüklü bulunduğu tırların Iğdır Gümrük Müdürlüğünde tartılmadığı; bunun neticesinde de, özellikle ihracat beyannameleri ile Dilucu Gümrüğüne sevkine ilişkin Trb'ler arasında ağırlık farkı bulunan ihracatlarda vuku bulan kaçakçılık eylemlerinin tespit edilmesinin olanağı ve ihtimalinin ortadan kalktığı, gümrük idarelerinde istikrar kazanmış uygulamalar itibariyle, eşyaların cins ve niteliğine de bağlı olarak göreceli yüksek kıymetli beyannameler ile ilgili olarak kıymet araştırmasına gidildiği, oysa; Iğdır Gümrük Müdürlüğünden 2015 yılının Kasım ayından başlayarak, 12 farklı firma tarafından yaklaşık olarak 15 Milyon Dolar tutarında duşakabin ihracatı gerçekleştirildiği ve beyannameler muhteviyatı duşakabinlerin birim fiyatlarının genel olarak 3.500.-TL ve 1.000-1.100 Euro olarak beyan edilmiş bulunduğu, buna karşın 14.11.2015 ile 19.08.2016 tarihleri arasında yaklaşık olarak 11 milyon Dolar tutarındaki ihracat beyannamelerinin hiçbirisi ile ilgili olarak kıymet araştırmasına gidilmediği, sadece 19.08.2016 ve 24.08.2016 tarihlerinde işlem gören 2 adet ihracat beyannamesi ile ilgili olarak kıymet araştırmasına gidilmiş bulunduğu, ihracat beyannamesi muhteviyatı eşya ile ilgili olarak kıymet araştırmasına gidilmesi durumunda BİLGE sistemi üzerinde ihracat beyannamesinin kapanmamasından dolayı ihracattan kaynaklanan KDV iadesinden istifade edilemeyeceği gerçeği olduğundan bahisle davalı idarece, görevi gereği yaptığı ve yapmadığı işlemler ile soruşturma kapsamı ihracat kaçakçılığı eylemlerine aktif bir şekilde iştirak ettiği, suçun sübuta erebilmesi için gerekli icra vasıtalarının oluşturulmasına katkı sağladığı kanaatine varılarak davacının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla tecziye edildiği, cezalandırılmasına ilişkin 13/02/2018 tarih ve 2018/10 Sayılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler, yukarıdaki mevzuat hükümleri ve açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu işlemin sebebi olarak davacıya atfedilen eylemler nedeniyle davacı hakkında 5607 Sayılı Kanuna Muhalefet suçundan adli soruşturma açıldığı, soruşturmanın Aralık Cumhuriyet Başsavcılığının … Sayılı soruşturma dosyası üzerinden yapılmakta olduğunun anlaşılması karşısında, idare mahkemesince ceza soruşturması veya kamu davası açılması halinde ceza yargılaması sonunda verilecek kararın beklenip, uyuşmazlığın maddi gerçeğe uygun bir gerekçeyle çözüme ulaşılması gerekirken, bu husus gözardı edilerek verilen kararın hukuka uygun bir sonucu ifade etmeyeceği anlaşılmıştır.

Bu durumda; "bekletme" kararı verildikten sonra uyuşmazlığın ceza soruşturması / yargılaması sonunda verilecek kararda tespit edilecek maddi gerçeğe uygun ve yeterli gerekçelerle çözümünü teminen, dava dosyasının ilk derece Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinafa konu mahkeme kararının KALDIRILMASINA, dava dosyasının 2577 Sayılı Kanun'un 45. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, mahkemesince yeniden bir karar verileceğinden bu aşamada yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 10/06/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Öne Çıkanlar