İflas İdare Memurlarının Fon Tarafından Atanması - Kayıt Kabul Davası - İdari Yargının Görevli Olduğu

19-03-2021

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ

Esas : 2020/539

Karar : 2020/611

Tarih : 26.10.2020

Özeti: Somut olayda Banka Hakim Ortağının iflasına dair kararın adli yargı yerince verildiği ve bu kararın ardından oluşan iflas idaresinin sıra cetveline ilişkin işlemlerinin İcra ve İflas Kanunu ile düzenlendiği anlaşılmakta ise de, sıra cetvelini düzenleyen iflas idaresini oluşturan iflas idare memurlarının Fon tarafından atanması nedeniyle, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinin, idarenin kamu gücüne dayalı ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğinde olduğu değerlendirilerek, alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulü istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Yönetim Kurulu'nun 9.6.2005 tarih ve 225 sayılı kararı ile amme alacaklarının tahsili bakımından 5020 sayılı Kanun ile değişik 5411 sayılı Kanun'un Geçici 11. maddesi çerçevesinde mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15/7a maddesi uyarınca temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ile denetiminin devir alındığı, halen davacı şirketin tüzel kişiliği dolayısıyla şirketin yönetim ve denetiminin TMSF tarafından atanan yöneticilerce idare edildiği, davacı şirketin Y.bank A.Ş'nin hakim ortaklarından olan A.A.B.'in ortağı bulunduğu bir yatırım şirketi olup Sermaye Piyasası Kurulu'nun 25.6.2001 tarih ve AFD/852-7084 sayılı yazısı ile davacı şirketin faaliyetlerinin geçici olarak durdurulduğu, davacı şirketin ortaklarından olan M.H.B.'in vefatı üzerine kayıtlı hisselerin 1/2'sinin babası A.A.B.'e miras yolu ile devredildiği, bu durumda müflis adına kaydı yapılan (devredilen) taahhüt ettiği pay miktarının yarısı (taahhüd edilen sermayenin ödenmeyen kısmı) olan 96.000,00 TL'nin 26.7.2004 tarihinden itibaren iflas tarihi olan 17.10.2007 tarihine kadar oluşan 51.121,97 TL faizi ile birlikte toplam 147.121,97 TL olduğundan bahisle, bu miktarın dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası reeskont faiz tutarına işleyecek olan faizi ile birlikte alacağın kabulü ile alacak kaydının tesisine ve sıra cetveline kaydına karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır

ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: E:2011/122 sayılı dosyasında "... Dava; davacı şirketin ortağından miras yoluyla davalı müflis A.A.B. kalan şirket payı karşılığı taahhüt edilen sermaye payının ödenmemesinden kaynaklı alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulüne ilişkindir.

Müflis A.A.B. hakkında Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 2005/120 esas 2007/381 sayılı kararı ile iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin T.C. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tasfiye Dairesi Başkanlığınca yürütüldüğü görülmüştür.

Ankara 6.Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/07/2004 tarih ve 2004/607 esas 2004/1045 karar sayılı mirasçılık belgesinin incelenmesinde muris M.H.B.'in 03/04/2004 tarihinde vefatı ile geriye [eşi ve müşterek çocuğunun terekeyi kayıtsız ve şartsız reddettiği ve reddin tescil edildiği dikkate alınarak] mirasçı olarak babası A.A.B. ve annesi F.P.B.'i bıraktığı görülmüştür.

T.C. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tasfiye Daire Başkanlığının 14 Nisan 2011 tarih ve 00733 sayılı yazı cevabı ve eklerinin incelenmesinde davacı M. Menkul Değerler A.Ş vekili tarafından 07/04/2009 tarihli dilekçe ile 147.121,97 TL alacak kayıt talebinde bulunulduğu; iş bu talebin iflas idaresi talebinden (5) numaralı alacak kayıt başvurusu olarak değerlendirildiği ve alacak kayıt talebi hakkında 29/11/2010 tarih ve 56 sayı ile "Alacak yargılamayı gerektirdiğinden alacaklının alacak kayıt talebinin reddine, 4. Sıra kapsamında değerlendirilmesine...." karar verildiği; görülmüştür.

Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliler toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan talimatla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.

Bilirkişiler M.H. ve Prof. A.N.B. tarafından müştereken düzenlenen (İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin 2011/35 Talimat sayılı) 12/10/2011 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan iflas tarihi 17/10/2007 tarihi itibariyle Sermaye taahhüt borcundan kaynaklanan 96.000,00 TL asıl alacak 51.674,67 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 147.674,67 TL alacaklı bulunduğu, davacının tesbitlerin altında kalan 147.121,97 TL kayda esas talebi ile bağlı olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.

İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre;

Taraflar arasında davacı şirketin ortağı olan muris M.H.B.'in vefatı ile mirasının müflis A.A.B. ve dava dışı F.P.B.'e kaldığı, müflis A.A.B.'in iflasına karar verildiği; iflas tasfiye işlemlerinin yasa gereği T.C. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tasfiye Dairesi Başkanlığınca yürütüldüğü hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı şirketin ortaklığına miras yoluyla sahip olan müflis A.A.B.'in davacı şirkete taahhüt edilip ödenmeyen sermaye payı borcu bulunup bulunmadığı; varsa ödenmemiş asıl borç ve faiz miktarının saptanması hususunda bulunmaktadır.

Kural olarak; Anonim Şirket payı üzerindeki haklar da miras yoluyla intikal kabiliyetine haizdir; mirasçıların söz konusu pay üzerindeki hakkı, mirasın açılması ile birlikte iktisap edeceklerdir.

Somut olayda; davacı şirketin ortağı olan M.H.B.'in 03/04/2004 tarihinde vefatı ile geriye [eşi ve müşterek çocuğunun terekeyi kayıtsız ve şartsız reddettiği ve reddin tescil edildiği dikkate alınarak] mirasçı olarak davalı/müflis A.A.B. ve dava dışı F.P.B.'i bıraktığı; terekenin taksim edildiği; resmi tasfiyeye tabi tutulduğu veyahut aile malları ortaklığı tesis olunduğu yönünde savunma bulunmadığından; tereke borcundan kaynaklı olarak mirası kabul eden mirasçıların murisin borçlarından şahsen müteselsilen sorumlu bulundukları dikkate alındığında; alacaklının mirasçıların tamamı ve/veya bir kaçı ile birine karşı (BK.mad.142) alacak isteminde bulunabileceği dikkate alındığında; yargılama sırasında bilirkişiler M.H. ve Prof. A.N.B. tarafından müştereken düzenlenen (İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin 2011/35 Talimat sayılı) denetime elverişli 12/10/2011 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının, davalıdan iflas tarihi 17/10/2007 tarihi itibariyle Sermaye taahhüt borcundan kaynaklanan 96.000,00 TL asıl alacak 51.674,67 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 147.674,67 TL alacaklı bulunduğu; davacının tesbitlerin altında kalan 147.121,97 TL kayda esas talebi ile HMK.nun 26-(l) maddesi uyarınca bağlı olduğu; bu nedenle davacının davalı aleyhine açmış olduğu işbu davasının sübut bulduğundan kabulüne ..." dair 14.2.2012 gün, K:2012/41 sayılı kararına karşı yapılan temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nce "... 1- Dava, davacı alacağının, müflisin iflas tasfiye işlemlerini yürüten TMSF Tasfiye Dairesi Başkanlığı'nca reddine dair karara itiraz istemine ilişkindir.

M.A.B.'in iflas tasfiyesinin, 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun geçici 11. maddesi yollamasıyla, Mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca TMSF tarafından yürütüldüğü anlaşılmıştır.

Davacının alacak talebinin TMSF Tasfiye Dairesi Başkanlığı'nca reddedilmesi üzerine dava açılmış olup; İİK hükümleri uyarınca düzenlenen bir sıra cetveli bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği haiz Fon tarafından düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan işbu uyuşmazlık, Adli Yargının görevi dahilinde değildir. Bu bakımdan mahkemece, idari bir işlemin iptalinin İdari Yargıdan istenebileceği gözönünde bulundurulup, HMK'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. ..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına 05.06.2014 tarihinde karar verilmiş, davalının karar düzeltme istemi, Yargıtay'ın aynı dairesince 23.6.2015 tarihinde reddedilmiştir.

Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce Yargıtay'ın yukarıda belirtilen bozma ilamına uyularak devam olunan yargılamada E:2015/1448 sayı ile kaydedilen dosyada "... Dava, davacı alacağının müflisin iflas tasfiye işlemlerini yürüten TMSF Tasfiye Dairesi Başkanlığınca reddine dair karara itiraz talebine ilişkin olup müflis A.B.'in iflas tasfiyesinin 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun geçici 11.maddesi yollaması ile mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 16.maddesi uyarınca TMSF tarafından yürütülmekte olduğu anlaşılmakla İİK hükümleri uyarınca düzenlenen bir sıra cetveli bulunmadığından fon tarafından düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveline itiraz nedeni ile gerçekleşen uyuşmazlığın idari yargının görev alanı içerisinde olması nedeni ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı nazara alınarak açılan davanın yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine ..." dair 25.01.2016 gün, K:2015/489 sayılı kararına karşı yapılan temyiz kanun yolu başvurusu üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nce hükmün onanmasına 17.2.2020 tarihinde karar verilmiş ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davacı vekili, aynı yöndeki istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 23. İDARE MAHKEMESİ: E:2020/1034 sayılı dosyasında "...Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin müflis A.A.B.'den olan alacağın tahsili amacıyla iflas masasına kaydedilmesi ve sıra cetveline alınması talebiyle yapılan müracaatının reddine dair işlemin iptali talebiyle açılan davada, müflis A.A.B.'in iflas tasfiye işlerinin Tasarruf Sigorta Mevduatı Fonu tarafından yürütülmekte olduğu anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünün, yukarıda yer verilen genel yetki kuralı gereğince dava konusu işlemi tesis eden idarenin bulunduğu İstanbul İli 'nin idari yargı yetkisi yönünden bağlı bulunduğu İstanbul İdare Mahkemesi'nin yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili İstanbul İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine ..." dair 02.07.2020 gün, K:2020/1057 sayılı kararı üzerine İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nce E:2020/1106 sayı ile kaydedilen dosyada "... her ne kadar 5411 sayılı Kanunla tasfiye konusunda TMSF'ye münhasır yetkiler verilmişse de, dava konusu uyuşmazlığın iflas masasına alacak kaydı ile ilgili olduğu, iflas masasına alacak kaydına ilişkin hususların 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerektiği, uyuşmazlığın özel hukuku ilgilendirdiği, alacak kaydı işlemlerine ilişkin davaların görüm ve çözümünde adli yargı mercilerinin görevli olduğu, dolayısıyla dava konusu olayın idari yargının görev alanına girmediği, bu nedenle Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin yukarıda anılan görev ret kararının kaldırılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevine girmeyen ve Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce görevsizlik kararı verilen bu davada görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesince bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenmesine ..." dair 23.07.2020 günlü kararının ardından 08.09.2020 gün ve E:2020/1106 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 17.09.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Hikmet KANIK, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I- İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II- ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İHLAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava; davacı şirketin ortağından miras yoluyla davalı müflis A.A.B.'e kalan şirket payı karşılığı taahhüt edilen sermaye payının ödenmemesinden kaynaklı alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulüne ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden, A.A.B.'in Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17.10.2007 gün ve E:2005/120, K:2007/381 sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, kararın kesinleştiği, Ankara İflas Müdürlüğü'nün 2007/30 sayılı dosyasından iflas işlemlerine başlanıldığı, iflas idare memurlarının Fon tarafından atandığı, bu çerçevede iflas tasfiye işlemlerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Hukuk işleri Daire Başkanlığı'nın 2008/1 sayılı dosyası üzerinden devam edildiği anlaşılmıştır.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF/Fon), 22.7.1983 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bünyesinde tasarruf mevduatım sigorta etmek üzere kurulmuştur. 1999 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kurulmuş ve TMSF’nin temsil ve idaresi TCMB’den alınarak BDDK'ya devredilmiştir. 26.12.2003 tarihinde TMSF’nin karar organının Fon Kurulu olduğu hükme bağlanarak TMSF'nin özerk bir statüye kavuşturulduğu anlaşılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas takiplerinde yetkili merci" başlıklı 154. maddesinde;

" (Değişik: 18/2/1965-538/74 md.)

İflas yolu ile takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir.

Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili merci, Türkiye’deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

Borçlu ile alacaklı yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesi dahi iflas takibi için yetkili sayılır. Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır." hükmüne yer verilmiş olup, iflas yolu ile takipte icra dairesinin, iflas davasında ise ticaret mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.

2004 sayılı Kanun'un "İflas daireleri" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur.

Birinci madde iflasları daireleri hakkında da caridir."

Aynı Kanun'un 3. maddesine göre; icra ve iflas işleri bir dairede birleştirilebilir.

2004 sayılı Kanun'un "İflas kararının tebliği ve ilanı" başlıklı 166. maddesinde;

" (Değişik: 18/2/1965-538/79 md.)

İflas kararı, iflas dairesine bildirilir.

(Değişik: 9/11/1988-3494/30 md.) Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz." hükmüne yer verilmiştir.

2004 sayılı Kanun, icra mahkemesinin icra hukukundaki birtakım görevlerini iflas hukukunda ticaret mahkemesine vermiş olup Asıl iflas organı ticaret mahkemesidir.(K.B./A.,R./Y.,E., İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 28. Baskı, Ankara, 2014, s. 454-455)

Ayrı bir asliye ticaret mahkemesinin olmadığı yerlerde, o yerdeki asliye hukuk mahkemesi iflas davalarına da bakmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesi şöyledir:

"İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir"

2004 sayılı Kanun'un 226. maddesinin 1. fıkrasında "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir." hükmü yer almaktadır.

2004 sayılı Kanun'un "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde;

"Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun'nun 234. maddesi şöyledir:

"(Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmeyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir."

2004 sayılı Kanun'un "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinin 1. fıkrasında;

"(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir." hükmü bulunmaktadır.

Somut olayda A.A.B.'in iflasına dair 17.10.2007 tarihli kararın adli yargı yerince verildiği ve bu kararın ardından oluşan iflas idaresinin sıra asliye hukuk mahkemesi iflas davalarına da bakmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İflas masası" başlıklı 184. maddesi şöyledir:

"İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir."

2004 sayılı Kanun'un 226. maddesinin 1. fıkrasında "Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir." hükmü yer almaktadır.

2004 sayılı Kanun'un "Alacaklılar sıra cetvelinin müddet ve şekli" başlıklı 232. maddesinde;

"Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflâs idaresinin seçilmesinden itibaren en geç iki ay içinde iflâs idaresi tarafından 206 ncı ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflâs dairesine bırakılır. Zorunlu hâllerde iki ayın hitamından önce iflâs idaresinin icra mahkemesine başvurması hâlinde icra mahkemesi bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok iki ay daha uzatabilir. Süresi içinde sıra cetvelinin verilmemesi hâlinde iflâs dairesinin durumu icra mahkemesine intikal ettirmesi üzerine iflâs idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmez. Mahkeme ayrıca bu üyelerin bir yıldan az olmamak ve üç yılı geçmemek kaydıyla herhangi bir iflâs idaresinde görev almalarını yasaklayabilir, bu karar kesindir." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun'nun 234. maddesi şöyledir:

"(Değişik birinci fıkra: 6/6/1985-3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmeyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir."

2004 sayılı Kanun'un "Sıra cetveline itiraz ve neticeleri" başlıklı 235. maddesinin 1. fıkrasında;

"(Değişik: 9/11/1988-3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir." hükmü bulunmaktadır.

Somut olayda A.A.B.'in iflasına dair 17.10.2007 tarihli kararın adli yargı yerince verildiği ve bu kararın ardından oluşan iflas idaresinin sıra cetveline ilişkin işlemlerinin 2004 sayılı Kanunla düzenlendiği anlaşılmakta ise de, sıra cetvelini düzenleyen iflas idaresini oluşturan iflas idare memurlarının Fon tarafından atanması nedeniyle, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinin, idarenin kamu gücüne dayalı ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlem niteliğinde olduğu değerlendirilerek, alacağın sıra cetveline kayıt ve kabulü istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 10.İdare Mahkemesi'nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Öne Çıkanlar