İstanbul BAM 15. H.D. 2021/673 E. 2021/859 K.

16-10-2021

Özeti: Sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi sebebiyle Hakem kurulunda açılan dava sonucunda verilen kararın iptali istemi ile dava açılmıştır. Hakem kurulunda açılan davada ve iptal davasında davalı vekili cevap dilekçesiyle, 10 yıl öncesine ait bir bilgisayar programında bulunduğu iddia edilen ayıbın tespitinin imkansız oluğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Hakem kararı, hakem ve iptal davası davacısı iş sahibine 12/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı tarafça 10/08/2017 tarihinde istinafa konu eldeki dosya ile hakem kararının iptali davası açılmıştır. Açılan iptal davasında mahkemece davaya bakmaya Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dosya Bölge Adliye mahkemesine gönderilmiş, Mahkeme dosyanın temyiz kanun yoluna tabi olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderilmesi için yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, Yargıtay tarafından mahkemenin görevsizlik kararı onanarak kesinleşmiştir. Mahkemece, davacı yanca Yargıtay ilamının kendilerine tebliğ tarihi olan tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dava dosyasının görevli ya da yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerekir iken, süresi içerisinde başvuru yapılmadığı gerekçesiyle dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetli olmuştur.

DAVANIN KONUSU: Hakem kararının iptali

KARAR TARİHİ: 26/04/2021

Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Hakem kurulunda açılan davada ve iptal davasında davacı ... AŞ vekili 09/06/2016 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında imzalanan 20.11.2007 tarihli sözleşme gereğince davalının müvekkilinin bilgisayarlarında yaptığı yazılımların kurulumunu ... isimli şirketin üstlendiğini, davalının verdiği yazılımların sorun çıkarması ve kullanılamaması üzerine durumun ...'a bildirildiğini, ...'un 07.04.2014 tarihli yazısıyla sözleşmeye aykırı hususların tespit edildiğini, ... tarafından hatanın davalıda olduğunun ve bu eksik ve sözleşmeye aykırılıkların giderilmesi hususunun davalıya faks yoluyla bildirildiğini, ancak davalı tarafça sözleşmeye aykırılıkların giderilmediğini, faaliyetini sürdürebilmek için işlerin tamamlanmasına mecbur olan müvekkilinin davalıya toplam 168.036,66 EURO ödeme yaptığını ileri sürerek müvekkili tarafından davalıya yapılan ödeme miktarının 12.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Hakem kurulunda açılan davada ve iptal davasında davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesiyle, 10 yıl öncesine ait bir bilgisayar programında bulunduğu iddia edilen ayıbın tespitinin imkansız oluğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Hakem Prof.Dr. ... tarafından 10/07/2017 tarihli, 2016/5 sayılı karar ile, davacının davasının tümü ile reddine karar verilmiştir. Hakem kararı, hakem ve iptal davası davacısı iş sahibine 12/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı tarafça 10/08/2017 tarihinde istinafa konu eldeki dosya ile hakem kararının iptali davası açılmıştır. Açılan iptal davasında mahkemece 14/12/2017 tarih, 2017/1218 Karar sayılı karar ile, davaya bakmaya Bölge Adliye Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş, Dairemizin 10/07/2018 tarih, 2018/1182 Esas, 2018/952 Karar sayılı kararı ile, dosyanın temyiz kanun yoluna tabi olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay'a gönderilmesi için yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, Yargıtay 15.Hukuk Daire'since 20/09/2018 tarihli karar ile mahkemenin görevsizlik kararı onanarak kesinleşmiştir. Yargıtay'ca dava dosyası İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne geri gönderilmiş ve Yargıtay ilamı davacıya 24/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 06/03/2020 tarihli dilekçesi ile, dosyanın kesinleştiğinden bahisle bakiye gider avansının taraflarına iade edilmesini istemiş, mahkemece dosya resen ele alınarak davacı tarafça yasal süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle 12/03/2020 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Ek kararın davacıya e-tebligat yoluyla 22/03/2020 tarihinde tebliğ edilmesi akabinde davacı yan mahkemenin 12/03/2020 tarihli davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararına karşı 15/06/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuş, istinaf dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen bilgisayar yazılım işine ilişkin sözleşme gereğince davalının edimini eksik ve ayıplı ifa ettiğini, bu nedenle davalıya ödenen iş bedelinin iadesi için hakeme başvurduklarını, ancak yapılan hakem yargılamasında ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ispatlar mahiyetindeki faks teyid metninin yok edildiğini, böylece, hakemin hukukun temel ilkelerin aykırı ve anlaşılmaz bir karar verdiğini, hakem kararının taraflarına 12/07/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, 1 aylık yasal süre içinde dava açtıklarını, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik nedeniyle davanın açılmamış sayılması kararının kendilerine 17/03/2020 tarihinde elektronik tebligat yoluyla gönderildiğini, 26 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi uyannca, kanunlardaki sürelerin, 13 Mart 2020’den 30 Nisan 2020’ye kadar durduğunu, daha sonra, 30 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, durma süresinin 15/06/2020’ye kadar uzatıldığını, 7226 sayılı Kanun’da “durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır” hükmü gereğince 30 Haziran 2020’ye kadar dava açma sürelerinin mevcut olduğunu, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açmaları ile duran 1 aylık dava zamanaşımı süresinin, 1 Temmuz 2020’de tekrar başlayacağını, bu itibarla davayı süresinde açtıklarını, sözleşmeye göre, davalının yaptığı yazılımların kurulumunu ... isimli şirketin üstlendiğini, davalının verdiği yazılımların sorun çıkarması ve kullanılamaması üzerine durumun ...'a bildirildiğini, ... tarafından hatanın davalıda olduğunun faks yoluyla kendilerine bildirildiğini, sözleşme’nin 17. maddesinde “faks yolu ile gönderilmiş bildirimlerin faks onay raporları çıktılarının ibrazı halinde, mahkemelerde delil hükmüne haiz olacağının düzenlendiğini, faks teyid yazısı ibraz edilmediği taktirde faksla gönderilen bildirimlerin, mahkemede delil olamayacağını, müvekkilince ...'a yapılan bildirim üzerine hatanın davalıda olduğunu belirtir faks teyitinin müvekkili tarafından 5 aralık 2016 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğunu, ancak hakem kararının 25. maddesinde faks metninin dosyada bulunmadığı, faks onay raporu olmadan bu faksın ayıp ihbarı niteliğinin kabul edilemeyeceği, sözleşmenin 7. maddesine göre ... tarafından müvekkilinin altyapı ve komünikasyon sisteminin uygunluğu onaylanmadan yapılmış ihbarın ayıp ihbarı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığından bahisle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiğini, bu itibarla HMK 'nın 439/1-f ve ğ maddeleri uyarınca, hakem kararında tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme haklarının dolayısıyla kamu düzeninin ihlal edildiğini ileri sürerek 10/07/2017 tarih, 2016/5 sayılı hakem kararının iptalini talep etmiş, mahkemece dava dosyası incelenmek üzere Dairemize gönderilmiştir. Dairemizin 2020/7 İlk Derece Esasına kaydedilen dosyada yapılan incelemede; dava dosyasının Dairemize, iptal davasının yargılamasının yapılması için değil, mahkemece verilen 12/03/2020 tarihli davanın açılmamış sayılmasına dair ek karara yapılan istinaf kanun yoluna başvurunun haklı olup olmadığının çözümlenmesi için gönderildiği tespit edildiğinden, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi konusunda gerekli işlemlerin yapılması için mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, nitekim dosya bu kez ek karara karşı istinaf incelemesi yapılmak üzere yeniden Dairemize gönderilmiştir. Somut olayda, davalı yanca davacının istinaf kanun yoluna başvurusunun süresinde olmadığı yönünde beyanda bulunulduğundan, öncelikle davacının istinaf kanun yoluna süresinde başvurup başvurmadığının tespit edilmesi, akabinde de ek kararın isabetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davacının hakem kararına yönelik itirazları ise, dosyanın iptal davası olarak Dairemize gelmesi halinde değerlendirilecek bir husustur. Uyuşmazlığın bu aşamasında hakem kararına yönelik itirazların incelenmesi mümkün görülmemektedir. 6100 Sayılı HMK'nın 345.maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar. Mahkemenin ek kararının davacıya 22/03/2020 tarihinde tebliği edildiği çekişmesiz olduğundan, davacının en geç 05/04/2020 tarihinde istinaf dilekçesini mahkemesine ibraz etmesi gerekmektedir. Tüm dünya ile birlikte ülkemizde de başlayan covid-19 salgın hastalığı nedeniyle kanunlardaki süreler, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi uyarınca, 13/03/2020 tarihinden 30/04/2020 tarihine kadar durdurulmuş, 30/04/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla da, durma süresi 15/06/2020 tarihine kadar uzatılmıştır. 7226 sayılı Kanun’da yer alan “durma süresinin başladığı tarih itibariyle (13/03/2020), bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler (22/03/2020), durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır” hükmü gereğince de dava açma süresi 30/06/2020 tarihine kadar uzatılmıştır. O halde; yukarıda yazılı kanun maddeleri itibariyle, davacının 15/06/2020 tarihli dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK'nın "tahkimde görevli ve yetkili mahkeme" başlıklı 410.maddesinde ''Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi'dir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri Bölge Adliye Mahkemesi'dir.'' düzenlemesi mevcut olup, bu düzenleme uyarınca mahkemece, davacı tarafça açılan iptal davasında14/12/2017 tarih, 2017/1218 Karar sayılı karar ile, görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 15.Hukuk Daire'sinin 20/09/2018 tarihli kararı ile karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. Bu hali ile karar 20/09/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Yargıtay ilamı davacıya 24/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. HMK'nun 20/1. maddesinde; ''Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir'' hükmü yer almaktadır. Yapılan bu açıklamalar ve incelenen kanun maddeleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, davacı yanca Yargıtay ilamının kendilerine tebliğ tarihi olan 24/10/2018 tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dava dosyasının görevli ya da yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerekir iken, süresi içerisinde başvuru yapılmadığı gerekçesiyle dosyanın resen ele alınarak 12/03/2020 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/12/2017 tarih ve 2017/722 Esas, 2017/1218 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL'nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Öne Çıkanlar