İzmir BAM 20. H.D. 2021/478 E. 2021/384 K.

16-10-2021

Özeti: Dava; tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Somut olayda; ihyası istenilen şirketin tasfiye sonunda sicilden terkin edildiği, oysa şirket aleyhine Asliye Ticaret Mahkemesinin esasına kayıtlı dava dosyasının bulunduğu, davanın sonucu beklenmesi gerekirken, beklenmeden tasfiye kararı verildiği, dolayısıyla tasfiyenin de usulsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması ve davanın devam edebilmesi için terkin edilen şirketin ihyasının gerektiği anlaşılmaktadır. İstinaf kanun yoluna başvuran tasfiye memuru davalının dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek hüküm kurulması gerekmektedir.

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/01/2021 tarihli, 2020/497 esas ve 2021/58 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; tasfiye halinde .... ile müvekkili arasında İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2016/1070 Esas sayılı alacak davasının derdest olduğunu, bu davanın yapılan yargılaması sırasında tasfiye halinde .... ’nin tasfiyesinin sona erdiği ve sicilden terkin edildiği hususunun belirlenmesi üzerine 01/09/2020 tarihli duruşmada mahkeme tarafından şirketin ihyası için dava açmaları konusunda bir aylık kesin süre verildiğini, şirketin tasfiyesinin 20/05/2019 tarihinde tescil edildiğini, şirketin tüzel kişiliği terkin sonucunda sona ermiş ise de tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak yapılmadığını, derdest davaların sonucu beklenmeden tasfiye işleminin bitirilemeyeceğini, alınan tasfiye kararının müvekkilinin olası alacağına kavuşmasını engeller nitelikte olduğunu belirterek, şirketin ihyasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tasfiye memuru olan davalı ...’a yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.

CEVAP:

Davalı ... cevap dilekçesi ile özetle; Tasfiye Halinde .... 'nin müdürlüklerinin “Merkez ....” sicil numarasında kayıtlı olduğunu, 24/12/1994 tarihinde kuruluş ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce tescil edildiğini, 09/01/2015 tarihinde nakil olarak müdürlükleri tarafından tescil edildiğini, şirketin 16/05/2019 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak ....’ın seçildiğini, 20/12/2019 tarihli genel kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeniyle şirketin sicil kaydının silinmesine karar verildiğini ve 24/12/2019 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescilinin yapıldığını, şirketin tasfiyesinin yasaya uygun olarak gerçekleştirilmesinden ve sona erdirilmesinden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, müdürlüklerinin bu konuda herhangi bir tetkik mükellefiyetinin bulunmadığını, davanın türü itibariyle müvekkilinin yasal hasım konumunda olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, müdürlükleri aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... cevap dilekçesi ile özetle; yargılamanın yazılı yargılama usulüne göre yürütülmesi gerektiğini, basit yargılama usulüne tabi olmadığını, davacı şirketin Tasfiye Halinde .... ’nden alacağının bulunmadığını, tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığını, alacaklı olduğunu ileri süren davacı şirketin süreçte basiretli bir tacir gibi davranması ve itirazı varsa etmesi gerekirken hiçbir itirazda bulunmadığını, davacı tarafın ihya davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece; ihyası istenen şirketin 20/12/2019 tarihli 2019/03 karar sayılı kararı ile 16/05/2019 tarihinde tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru olarak davalı ...'ın seçildiği, 24/12/2019 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescilinin yapıldığı, 29/08/2016 tarihinde şirket aleyhinde İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2016/1070 Esas sayılı alacak davasının açılmış olması nedeniyle davacı tarafın 6102 sayılı TTK'nın 547. maddesi gereğince ihyayı istemekte hukuki yararının bulunduğu ve şirketin söz konusu dava ile sınırlı olarak ihyasına karar verilebilme koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Şirket alacaklıları ihya davası açmış ise alacaklıların bu davaya açmaktaki amaçları, alacak davasında husumet yöneltilecek bir hasım bulunması olup, alacak davası sonuçlandıktan sonra şirketin sicilde kaydının bulunmasında veya faaliyetine devam etmesinde gerek alacaklı gerekse şirket için herhangi bir yarar bulunmadığından, bu tür davalarda TTK'nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerekeceğinden, ihyasına karar verilen şirkete, şirketin daha önce görevlendirilen tasfiye memuru olan davalı ...'ın görevlendirilmesine karar verilmiştir.

Davanın niteliği gereği davalı ... “yasal hasım” konumunda olduğundan, aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmemiştir. Yargılama giderlerinden, tasfiye işlemini eksik yapan tasfiye memuru sorumlu olduğundan, vekalet ücreti ve yargılama giderleri davalı ...'a yükletilmiştir.... Şeklinde karar verildiği görülmüştür.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın yazılı yargılama usulüyle yapılmasının gerektiğini, esasa ilişkin olarak davacı .... şirketinin, ihyası istenen .... şirketinden alacağının bulunmadığını, davacının ihya davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını ileri sürerek mahkeme kararının öncelikle usulden bozulmasını, yargılamanın yazılı yargılama usulü ile devam ettirilerek davadaki eksiklikleri gidermek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME,

DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Dairemizce HMK'nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.

Dava; tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilen .... 'nin ihyası istemine ilişkindir.

Somut olayda; ihyası istenilen şirketin tasfiye sonunda 24/12/2019 tarihinde sicilden terkin edildiği, oysa şirket aleyhine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1070 esasına kayıtlı dava dosyasının bulunduğu, davanın sonucu beklenmesi gerekirken, beklenmeden tasfiye kararı verildiği, dolayısıyla tasfiyeninde usulsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1070 esas sayılı dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması ve davanın devam edebilmesi için terkin edilen Tasfiye Halinde .... 'nin ihyasının gerektiği anlaşılmakla; istinaf kanun yoluna başvuran tasfiye memuru davalı ...'ın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM:

1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/01/2021 tarihli, 2020/497 esas ve 2021/58 karar sayılı kararına karşı davalı ...'ın istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

2-Davalının yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın üzerinde bırakılmasına,

3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,

4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2021

Öne Çıkanlar