Kaskodan Kaynaklanan Tazminat Talepleri 2 Yıllık Zamanaşımı Süresine Tabidir ve Ceza Zamanaşımı Süresi Uygulanmaz

09-04-2021

GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2018/1419

Karar Numarası: 2019/1456

Karar Tarihi: 09.07.2019

Özeti: Türk Borçlar Kanunu gereğince alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konudur. Bu durumda zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu edilen miktar için söz konusudur. Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanılmaktadır. Bu davalar Ticaret Kanunu gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı ve sözleşmeye dayanılarak açılan davalarda ceza zamanaşımı uygulanmayacağı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davalı Sigorta A.Ş vekilinin süresinde yaptığı zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/01/2018 tarih ve 2017/421 esas ve 2018/54 karar sayılı kararı aleyhine davalı vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine Şanlıurfa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/232 esas sayılı dosyası ile 1.000 TL’lik dava açtıklarını, tazminat davasının müvekkili lehine kesinleştiğini, dava dosyasında bilirkişi raporuna göre müvekkilinin zararının tamamının 40.000 TL olduğunu, sigorta şirketinin daha önce toplamda 2.812,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin davalı şirketten 36.188,00 TL daha alacağının olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak olay tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte 36.188,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, kesin hüküm itirazlarının olduğunu, davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne 22.854,00 TL’nin 10/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 13.334,00 TL yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği tarih itibariyle muacceliyet tarihinden itibaren 2 yıl geçtiğini, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle ret edilmesi gerektiğini, dava konusu hasar nedeni ile müvekkil şirket aleyhine Şanlıurfa 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/232 E. 2017/95 K.sayılı ilamı ile dava açıldığını, dava kesinleştiğini ve ilam gereği tüm borcun Şanlıurfa 4 İcra Müdürlüğünün 2017/2691 esas sayılı dosyasına ödendiğini, iş bu yargılama ile davacının gerçek zararı tespit edildiğini ve zararı giderildiğini, kesin hüküm nedeni ile davanın reddi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;

Somut olayda 10/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, davacı tarafından, 12/0302014 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000 TL olarak açılan dava Şanlıurfa 3 Asliye Hukuk Mahkemesine 2014/232 E. 2017/95 K.sayılı ilamıyla karara çıkmış ve Şanlıurfa 4 İcra Müdürlüğünün 2017/2691 esas sayılı dosyasına davalı sigorta şirketince ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı taraf aynı olay nedeniyle 25/07/2017 tarihinde iş bu davayı açmıştır..

Öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması, b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması halinde açılan dava ek dava niteliğinde olduğundan kesin hüküm şartları oluşmaz. Bu nedenle davalı vekilinin kesin hüküm olduğuna ilişkin istinaf itirazının reddi gerekir.

Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun 154/2 maddesi gereğince alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konudur. Bu durumda zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu edilen 1000. TL. miktar için söz konudur. Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat taleplerinde, sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanılmaktadır. Bu davalar 6102 sayılı TTK’nın 1420.(TTK.1268) maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yine Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları C.9. maddesine göre; sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı ve sözleşmeye dayanılarak açılan davalarda ceza zamanaşımı uygulanmayacağı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davalı R.. Sigorta A.Ş vekilinin süresinde yaptığı zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b,2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve düzelterek esas hakkında yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ancak yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç görülmediğinden HMK’nın 353/1-b,2. maddesi gereğince düzelterek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/01/2018 tarih ve 2017/421 Esas ve 2018/54 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,

Buna göre;

1-Davanın REDDİNE,

2-Davacıdan peşin alınan 618,01 TL harçtan alınması gereken 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 573,61 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 4.330,68 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Dosya kapsamında bakiye gider avansı var ise yatırana iadesine,

6-Davalının istinaf aşamasında yatırmış olduğu istinaf başvuru harcı 134,00 TL ile 35,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 169,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,

8-Taraflarca yatırılıp harcanmaması nedeniyle dosyada kalan gider avansı varsa taraflara iadesine,

9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 09/07/2019

 

Öne Çıkanlar