Konya BAM 3. H.D. 2021/775 E. 2021/1246 K.

21-10-2021

Özeti: Taşımayı üstlenen ile mal sahibi arasında taşıma sözleşmesinin yapıldığı, gerçekleşen zararın tazmin edildiği, akabinde Taşıyıcı Sorumluluk Sigortasından ödenen zararın rücuen tazmin edildiği belirtilmiştir. Genel hükümler ve taşıma sözleşmesi kapsamında kazaya sebebiyet veren sürücü ve işleten olarak araç maliki rücuen tazmin için yaptığı icra takibine itiraz sonucu işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Mahkemece işletenlik sıfatı itirazına yönelik, tüm ticari defterlerin, faturaların ve belgelerin ibraz edilmek üzere verilen iki haftalık kesin süreye rağmen daha önce sunulmuş olan kira sözleşmesi dışında, üçüncü kişileri de bağlayabilecek nitelikte başkaca bir delil ve belgenin sunulmadığı tespit edilmiştir. Ticari defter ve belgelerin ibraz edilmediği, karar duruşmasında da kira paralarının elden verildiğinin belirtilerek buna ilişkin belgelerinin bulunmadığının beyan edildiği görülmektedir. Kaza tarihinde kazaya karışan aracın üzerinde fiili tasarrufta bulunmadığının, ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının olmadığının, kira bedellerinin ödenip ödenmediğin, ticari defter ve vergi kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin belirtilen bu deliller ile fatura ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerin bulunduğunun, dolayısıyla davalının işletenlik sıfatının bulunmadığını duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispatlayamadığı açıktır. Davalının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmektedir.

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili vermiş olduğu 25/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı .... şirketinin müvekkili şirketin sigortalısı olduğunu, İzmir'den Gaziantep iline davalı sürücü .... ve diğer davalıların murisi sürücü .... sorumluluğunda taşınması sırasında meydana gelen kaza sonrasında taşınan emtiaların bir kısmının zayi olduğunu, oluşan kazada murisi .... tek taraflı ve asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından zayi olan emtialar nedeniyle 51.232,23TL hasar ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin halefiyet ve alacağın temliki kapsamında rücu şartlarının oluştuğunu, müvekkili şirketin ödeme yaptığı tarihin rücu edebilme tarihi olduğunu, taşımadan sorumlu olan .... taşıma bedelinin ödendiğini ancak taşıma işinin tam ve gereği gibi yapılamadığını, ilgili kanun ve yönetmelikler gereğince taşıma işinin sorumluları olan davalı ve diğer davalılar murisinin meydana gelen hasardan sorumlu olduklarının açıkça hükme bağlandığını, davalılar hakkında rücu haklarından doğan tazminatın tahsili amacıyla başlatılan Konya ... İcra Müdürlüğünün .... esas sayılı dosyasına davalılar tarafından itiraz edildiğini, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini beyanla davalıların itirazlarının iptaline, icra takibinin devamına, davalıların haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı .... vekili mahkememize vermiş olduğu 25/11/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; öncelikle göreve yönelik itirazlarının olduğunu, açılan davada Konya Asliye Hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Konya Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesi talep etmiş, esasa ilişkin beyanlarında, müvekkilinin her ne kadar kazaya karışan aracın maliki olarak görünse de aracın işleteni olmadığını, aracın diğer davalılar murisi .... Konya ... Noterliğinin 23/05/2016 tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını beyanla müvekkilinin işleten sıfatı olmadığından davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

Diğer davalılara usulüne uygun çıkarılan davetiyeye rağmen süresince cevap dilekçesi ibraz etmedikleri anlaşılmıştır.

Davalı .... duruşmadaki beyanında; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ:

Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/01/2021 tarih .... Esas .... Karar sayılı gerekçeli kararı ile; " ...Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin yerleşik uygulamasına göre uzun süreli kira ilişkine dayanılarak işleten sıfatının olmadığının ileri sürülmesi halinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanmanın kimde olduğu, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin resmi kurumlara bildirilip bildirilmediği, gerçek bir kira ilişkinin bulunup bulunmadığı ispat edilmelidir. Davalı vekili müvekkilinin uzun yol nakliyatında ve ticari amaçla kullanılan çekici ve dorseleri kiralayarak geçimini sürdürdüğünü ileri sürmüş ise de; kira bedellerinin elden ödendiği bu nedenle vergi dairesine bildirilmediğini ve müvekkilinin işletme ya da ticari defter tutmadığını belirtmiştir. Hal böyle olmakla, davalının dayandığı kira sözleşmesinin içeriği dikkate alındığında fiili hakimiyetin ve ekonomik yararlanmanın araç sürücüsü ... olduğu ispatlanamadığından davalı .... vekilinin borçtan sorumlu olmadıklarına yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.

Mahkememizce aldırılan bilirkişi heyeti raporunun özü itibariyle benimsenebilir nitelikte olduğu kanaatine varılmakla; trafik kazasında davalı mirasçıların murisi .... %100 oranında kusurlu olması nedeniyle TBK'nun 49. ve devamı maddeleri uyarınca haksız fiil hükümlerine göre, davalı ...ise araç işleteni olması nedeniyle KTK'nun 85. ve devamı maddelerine göre ortaya çıkan zarardan sorumlu olduklarından ve sektör bilirkişinin tespit ettiği üzere gerçek zarar miktarı daha fazla olup ödenen tutar bu miktarın altında kaldığından davacı sigorta şirketinin yaptığı 51.232,23TL üzerinden icra takibine yapılan itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir. Bilirkişi raporunda her ne kadar davalı mirasçıların yasal miras payları oranında sorumlu oldukları belirtilmiş ise de tereke borcundan mirasçılar müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan rapordaki bu tespite mahkemenizce itibar edilmemiştir. Bununla birlikte bilirkişi heyeti ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini belirtmiş ise de, icra takibinden önce davalıların temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilemediğinden ve ayrıca davalılar tacir olmadığından faizin takipten itibaren yasal faiz olarak işletilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. 1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, Davalıların Konya ... İcra Müdürlüğünün .... esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazların kısmen iptali ile, takibe 51.232,23 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilerek devam olunmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alacak nakit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davalılar aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına, " karar verildiği anlaşılmıştır.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı .... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özet olarak; müvekkili her ne kadar dava konusu aracın maliki olarak gözükse de aracın işleteni olmadığını, dava dosyasına sunulan Konya ... Noterliğinin 23/05/2016 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu taşıma işini yapan araçların müteveffa araç sürücüsü ... tarafından kiralandığını, bu nedenle müvekkilinin işleten sıfatı kalmadığını ve müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini, dava konusu zarardan doğan alacağın da kiracı .... sevk ve idaresindeki kiralanan araçta meydana geldiğini, ilgili kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporunun da bu hususu tevsik ettiğini, kazanın kira sözleşmesinin olduğu dönemde gerçekleştiğini, bu hususlara ilişkin Yargıtay kararları olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf sebeplerinin kabulü ile müvekkili .... hakkında verilen istinaf konusu ilamın kaldırılmasına, işleten sıfatı olmadığından müvekkili .... hakkında açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özet olarak; dosyaya sunulan kira sözleşmesinin herhangi bir geçerliliği olmadığını, aracın kiralandığına, kira bedellerinin ödendiğine ve sözleşmenin ilgili makamlarca onaylandığına ilişkin delil sunulmadığını, davalının iddiasının yazılı belge ile ispat edilemediğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Dava, TTK 1472. Maddesi gereğince, sorumluluk sigortasının ödediği bedeli, zarar veren üçüncü kişiden rücuen tahsili talebine ilişkindir.

Eldeki davada, taşımayı üstlenen .... ile mal sahibi .... arasında taşıma sözleşmesinin yapıldığı, .... Abonesi Sigortası olarak gerçekleşen zararı tazmin ettiği, akabinde .... Taşıyıcı Sorumluluk Sigortası- .... Sigortasından ödediği zararı rücuen tazmin ettiği; .... da bu bedel için genel hükümler ve taşıma sözleşmesi kapsamında kazaya sebebiyet veren sürücü .... ve işleten olarak araç maliki.... rücuen tazmin için yaptığı icra takibine itiraz sonucu işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.

Mahkeme tarafından verilen kabul kararı davalı ... tarafından, işletenlik sıfatının bulunmadığı yönünden istinaf edilmiştir.

İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesinde "Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır" şeklinde yapılmıştır.

2918 sayılı KTK'nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay'ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.

2918 sayılı KTK'nın 85. maddesi "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" hükmünü içermektedir.

Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.

Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.

Bu halde 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir.

Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “işleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta aracı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Mahkemece duruşmanın üçüncü celsesinde .... vekiline işletenlik sıfatı itirazına yönelik, tüm ticari defterlerini, faturalarını ve belgelerini ibraz etmek üzere verilen iki haftalık kesin süreye rağmen daha önce sunmuş olduğu kira sözleşmesi dışında, üçüncü kişileri de bağlayabilecek nitelikte başkaca bir delil ve belge sunmadığı, ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, karar duruşmasında da kira paralarının elden verildiğini belirterek buna ilişkin belgelerinin bulunmadığını beyan etmekle, kaza tarihinde kazaya karışan aracın üzerinde fiili tasarrufta bulunmadığını, ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının olmadığını, kira bedellerinin ödenip ödenmediği, ticari defter ve vergi kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin belirtilen bu deliller ile fatura ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerin bulunduğunu, dolayısıyla davalının işletenlik sıfatının bulunmadığını duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispatlayamadığından, buna yönelik istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (Bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/4003 E 2019/60 K )

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı .... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,

2-Davalıdan alınması gereken 3.499,67 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 875,00 TL nin mahsubu ile bakiye 2.624,67 TL eksik harcın davalı İsa ..'dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davalı .... tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,

4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK'nun 362 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2021

Öne Çıkanlar