Konya BAM 3. H.D. 2021/967 E. 2021/1091 K.

21-10-2021

Özeti: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalılardan sigorta şirketine sigortalı poliçesi bulunan aracın karıştığı kazada, trafik kazasında davalının tam kusurlu olarak müteveffanın ölümüne sebebiyet verdiği, olaya ilişkin Asliye Ceza Mahkemesi'nin dosyası üzerinden yargılama yapıldığı, davalının mahkumiyetine karar verildiği ve dosyanın kesinleştiği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince kazanın meydana geldiği tarih, tarafların kusur durumu, haksız eylemin ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Manevi tazminat, Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde düzenlenmiştir. Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmektedir.

Yukarıda bilgileri yazılı mahkemece verilen karara ilişkin istinaf talebi üzerine mahkemece dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiğinden yapılan ön inceleme ve incelemeyle heyete tevdi olunan dosyanın gereği görüşülüp aşağıdaki karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacılar vekili 29/07/2020 tarihli dilekçesiyle; davalılardan sigorta şirketine sigortalı poliçesi bulunan .... plakalı aracın karıştığı kazada, trafik kazasında davalı ... tam kusurlu olarak müteveffa ... ölümüne sebebiyet verdiğini, olaya ilişkin Konya ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin ... sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığını, davalı ...'ün mahkumiyetine karar verildiğini ve dosyanın kesinleştiğini, müteveffa .... davacı ...'nın eşi, .... ve .... babası olduğunu, müteveffanın ölümü ile davacı ...'nın destekten yoksun kaldığını, destekten yoksun kalan davacının aynı zamanda müteveffanın ölümü ile birlikte manevi olarak da yıkıldığını, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya olumlu bir cevap verilmediğini, zorunlu arabuluculuk kapsamında yapılan arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşmaya varılmadığını beyan ederek, öncelikle yaşanan ölüm olayının vehameti ve davalıların mal kaçırma ihtimallerinin yüksek olması nedeniyle .... plakalı araç ile davalı ...'ün tapu ve trafikten menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati tedbir/haciz konulmasını, dava konusu kazada .... vefatı nedeniyle, müteveffanın eşi ... için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) sigorta şirketi açısından başvuru tarihinden itibaren diğer davalı açısından olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, davalı ...'ün sorumluluğu kapsamında ... için 25.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL. ve ... için 10.000,00 TL. olmak üzere toplam 45.000,00 TL. manevi tazminatın sadece ...'den olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalılardan .... vekilinin 27/08/2020 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; dava konusu kazanın oluşumunda müvekkili şirket nezdinde .... numaralı 02/11/2017-2018 vadeli trafik sigortası poliçesi ile sigortalı .... plaka sayılı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, destekten yoksunluk zararı oluşmadığından davanın reddi gerektiğini, müteveffa davacıların desteği konumunda değil, aksine davacılardan destek gören vasfında olduğun, davanın reddi ile müvekkili şirket davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan ...'ün 30/11/2020 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; müteveffanın emekli polis memuru olduğunu, ölümünden sonra aylığı ...'e bağlandığını bu nedenle davacının destekten yoksun kaldığının kabulünün mümkün olmadığını, yeniden kusur raporu alınmasını talep ettiğini, davacıların davasının reddi ile mahkeme aksi kanaatte olur ise, maddi tazminatın diğer davalı sigorta şirketinden tahsilini, manevi tazminatın da kusur durumu, ekonomik durum da dikkate alınarak düşük miktarda hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEME ÖZETİ:

Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 25/03/2021 tarih,.... Esas .... karar sayılı gerekçeli kararında özetle; "Dava, "Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat" davasıdır.

İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalılardan sigorta şirketine sigortalı poliçesi bulunan .... plakalı aracın karıştığı kazada, trafik kazasında davalı ... tam kusurlu olarak müteveffa .... ölümüne sebebiyet verdiğini, olaya ilişkin Konya ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin .... E. sayılı dosyası üzerinden yargılama yapıldığını, davalı ...'ün mahkumiyetine karar verildiğini ve dosyanın kesinleştiğini, müteveffa ... ...'nın eşi .... ve .... babası olduğunu, müteveffanın ölümü ile davacı ...'nın destekten yoksun kaldığını, destekten yoksun kalan davacının aynı zamanda müteveffanın ölümü ile birlikte manevi olarak da yıkıldığını, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya olumlu bir cevap verilmediğini, zorunlu arabuluculuk kapsamında yapılan arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşmaya varılmadığını beyan ederek, öncelikle yaşanan ölüm olayının vehameti ve davalıların mal kaçırma ihtimallerinin yüksek olması nedeniyle ... plakalı araç ile davalı ...'ün tapu ve trafikten menkul ve gayrimenkullerine ihtiyati tedbir/haciz konulmasını, dava konusu kazada ... vefatı nedeniyle, müteveffanın eşi ... için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen (sigorta şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) sigorta şirketi açısından başvuru tarihinden itibaren diğer davalı açısından olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, davalı ...'ün sorumluluğu kapsamında ... için 25.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL. ve ... için 10.000,00 TL. olmak üzere toplam 45.000,00 TL. manevi tazminatın sadece ...'den olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görülmekle,

Konunun 6098 sayılı TBK.nun 49.ve devam eden maddelerinde ve KTK. 85.vd.eden maddelerinde düzenlendiği, TBK'nun 49/1. maddesinde; "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür." şeklinde, TBK'nun 51/1. maddesinde;"Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler." şeklinde, TBK. 53.maddesinde;"Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar." şeklinde, TBK.55/1.maddesinde;"Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz." şeklinde düzenlemelerin yapıldığı, KTK.85/1.maddesinde;"Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." şeklinde, KTK. 86/1.maddesinde;"İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur." şeklinde, KTK.91/1.maddesinde;"İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur." şeklinde, KTK.92.maddesinde(6704 S.K. 4. Mad. İle değişiklik öncesi);" Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,f) Manevi tazminata ilişkin talepler." şeklinde, KTK'nun 97.maddesinde(6704 S.K. 5. Mad. İle değişiklik öncesi);"Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir." şeklinde, KTK'nun 99.maddesinde(6704 S.K. 6. Mad. İle değişiklik öncesi);" Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar." şeklinde düzenlemeler yapıldığı.

Davacılar vekili 24/12/2020 tarihli duruşmada; destekten yoksun kalma tazminatı açısından sigorta şirketi açısından sulh olduklarını, ödemeyi aldıklarından, destekten yoksun kalma açısından davadan feragat ettiklerini beyan etmesi üzerine davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebinin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.

Manevi tazminat yönünden yapılan incelemede ise; kazanın meydana geldiği tarih, tarafların kusur durumu, haksız eylemin ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi ve diğer hususlar dikkate alınarak davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ...'den tahsiline karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile;

DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;

Davacının talep etmiş olduğu destekten yoksun kalma tazminatı açısından davacının feragat etmiş olması nedeniyle davanın bu yönüyle REDDİNE,

Manevi tazminat yönünden davacıların söz konusu kaza nedeniyle uğramış oldukları manevi tazminat olarak ... için 25.00,00 TL, ... ve ... için 10.000,00'ar TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 14/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber (Sigorta Şirketi Hariç) davalı ...'den TAHSİLİNE," şeklinde hüküm kurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı ... vekili sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davada Konya ..Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, Asliye Tİcaret Mahkemesinin verdiği kararın yok hükmünde olduğunu, bilirkişi raporuna ve kusur belirlemesine itiraz ettiklerini, kusur konusunda dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin hakimin kendi yetkisi ile takdir edeceği kusur konusunda oransal değerlendirme yaptığını ve bunun hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporu asli kusurlu ve tali kusurlu olmak üzere belirlemeler yaptığını, asli kusur oranının %80 oranında müvekkile verdiğini ancak bilindiği üzere asli ve tali kusur oranlarında asli kusur oranının %75 olarak kabul edilmekte olduğunu, bu şekilde fazlaca ve hukuka aykırı şekilde verilen raporun sonucunda mahkemece yüksek miktarda hakkaniyete aykırı olarak müvekkil aleyhine tazminata hükmedildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve kararın bozulmasını, yeniden bilirkişi raporu aldırılarak yargılama yapılmasını talep ettiklerini, manevi tazminat konusundaki belirlemelerin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece takdir edilen tazminat miktarının davacıların zenginleşmesine sebebiyet verdiğini, manevi tazminatın amacından çok uzaklaştığını ve müvekkil ...'ü mağdur ederek çok zor durumda bıraktığını, yerel mahkeme kararının reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ve devamı maddeleri uyarınca ve özellikle istinaf incelemesinin kapsamının öngörüldüğü 355. maddeye göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Dava; trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

1-Göreve ilişkin itirazın incelemesinde :

Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.

Somut davada davalı sigorta zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olup, davalı ... ile birlikte sigortaya karşıda dava açılmış, davacılar üçüncü kişi olarak sigorta sözleşmesinin tarafı değillerdir.

Sigorta Hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, Zorunlu Sorumluluk Sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir. Sadce davalı ...'e yönelik dava açılmadığı anlaşılmakla davaya ticaret mahkemesinin bakılması gerektiğinden davalı vekilinin itirazı yerinde değildir.

2-Kusura ilişkin itirazın incelenmesinde:

Davaya konu kaza nedeni ile tutulan kaza tespit tutanağında davalı sürücünün araç hızını azaltmamak kuralını müteveffa yayanın ise gelen aracın hızını gözönüne almama kuralını ihlal ettiğinin tutanağa bağlandığı. Dosya içerisindeki olayla ilgili yürütülen Konya ... Asliye Ceza Mahkemesinin.... E sayılı dosyasından aldırılan 10/01/2020 tarihli trafik ihtisas dairesi raporunda davalı sürücünün asli kusurlu müteveffa yayanın tali kusurlu olduğunun rapor edildiği İDM tarafından trafik bilirkişisinden alınan raporda davalı sürücünün%80 müteveffa yayanın %20 kusurlu olduğunun rapor edildiği .İDM tarafından alınan rapor ile ceza dosyasında alınan raporlarım birbirin teyit ettiği anlaşılmıştır.

Olayla ilgili Ceza mahkemesince alınan rapor ile yine olayla ilgili hukuk mahkemesinden aldırılan raporun söz konusu kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu sonucuna varılarak hüküm verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı, hem ceza hem de hukuk mahkemesinde aldırılan raporların birbirini teyit ettiği ve örtüştüğü anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde değildir.

3-Manevi tazminat miktarına ilişkin itirazın incelenmesinde :

Manevi tazminat, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, Manevi zarar; mutlak hak olan ve dolayısıyla herkese karşı korunmuş bulunan kişilik haklarının kapsamına giren değerlerden birisinin ihlali ile doğar. Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namı ile bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye ihlalin ve kusurun özel ağırlığının haklı kılması halinde hakimin manevi tazminat olarak verilmesine hükmedeceği para miktarının belirlenmesinde hakkaniyet gözetilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nisfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Ödettirilecek para miktarı ise aslında ne tazminat, ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine olarak zarara uğrayanda bir huzur duygusunu doğurmaktır. Aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, Ceza Mahkemesinin kararı, yukarıda açıklanan ilkeler, davalının eylemindeki hukuka aykırılığın tespitinin sağlayacağı manevi tatmin ile birlikte değerlendirildiğinde İDM'ince hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereği esas yönünden reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereği ESASTAN REDDİNE,

2-İstinaf eden davalı ...'den alınması gereken 3.073,95 TL karar ve ilam harcından istinaf aşamasında yatırılan 769,00 TL nin mahsubu ile bakiye 2.304,95 TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-İstinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına,

4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

5-Karar tebliği ve harç işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK m.362 uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/09/2021

Öne Çıkanlar