Sakarya BAM 1. H.D. 2019/526 E. 2019/536

21-10-2021

Özeti: Davacı tarafından taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğunu, davalılara ait binanın bir bölümünün bu parsele tecavüzlü olduğu ve işgalin haksız olduğu belirtilmiştir. Davalılar hakkında Müdürlüğü'nün dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ancak itiraz üzerine takibin durduğu belirtilerek davalıların icra takibine yaptıkları itirazın iptaline takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Somut olayda davalı tarafça zamanaşımı defi ileri sürülmüş olduğundan davacı tarafın icra takip tarihinden itibaren geriye doğru beş yıla ait ecrimisil hesap edilmesi gerekmektedir. Mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek aldırılan bilirkişi raporunda zamanaşımı hesaba katılmaksızın beş yıllık dönem üzerinden hesap yapılması nedeni ile bu şekli ile bilirkişi raporuna itibar edilmesi yerinde görülmediği gibi davaya konu alacak likit ve belli olmadığı halde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir. Davalıların istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmektedir.

Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda;

Davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/156 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 29/03/2019 tarihli 2019/221 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Zonguldak-...... Mahallesi 41 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıtlı olduğunu, davalılara ait binanın bir bölümünün bu parsele 879.71 m² tecavüzlü olduğunu ve işgalin haksız olduğunu, bu hususun Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/272 Esas, 1993/932 Karar sayılı kararı ile tespit edildiğini, mahkemece davalıların 879.71 m²'lik alana vaki tecavüzün men'i ile bu alandaki yapıların kal'ine karar verildiğini, bu karar üzerine davalıların sulhen ecrimisil bedeli ödeme yoluna gittiklerini, davalıların anılan karar tarihinden 2011 yılına kadar kendilerine tebliğ edilen ecrimisil bedellerini davacı kuruma ödediklerini ancak 2011 yılından bu güne kadar herhangi bir ödeme yapmadıklarını bu nedenle davalılar hakkında 01/01/2011-31/12/2015 tarihleri arasına ilişkin ecrimisil bedeli yönünden Zonguldak 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/781 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek davalıların icra takibine yaptıkları itirazın iptaline takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı asiller ayrı ayrı sundukları cevap dilekçesinde özetle; davalılar ayrı ayrı sunmuş oldukları cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza fuzuli şagil sıfatı ile değil kiracı sıfatı ile bulunduklarını, bu nedenle görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu, davacı vekilinin belirttiği mahkeme kararından sonra davacı ile sulh olduklarını ve davacı ile taşınmazın belli bir bedel üzerinden kullanılmasına davacı tarafından izin verildiğini, 1993 tarihli mahkeme kararından sonra taraflar arasında bir kira sözleşmesi kurulduğunu, dolayısıyla davacının kullanımdan bilgisi ve rızası bulunduğunu, dolayısıyla aralarında kira ilişkisi bulunduğunu, şayet mahkemece hukuki ilişki kira ilişkisi olarak görülmez ise ecrimisil alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacı tarafın icra takibinde zamanaşımına uğrayan kısmın talep edemeyeceğini, icra takip tarihinin 25/10/2016 olduğunu, 5 yıl öncesine 25/10/2011 olduğunu, dolayısıyla 25/10/2011 tarihinden önceki alacağın zamanaşımına uğrayıp talep edilemeyeceğini, davacı tarafın 2011 yılında kira bedelinin önceki yıllara göre fahiş nitelikte arttırdığını, Yargıtay uygulamasına uygun düşecek şekilde ecrimisil hesabının yapılması gerektiğini, davacının icra inkar tazminat talebinin alacak likit olmadığından haksız olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:

Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/156 Esas, 2019/221 Karar sayılı gerekçeli kararında özetle: 1-Davanın kısmen kabulü ile; Davalı borçluların Zonguldak 1. İcra Müdürlüğünün 2016/781 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.960,61 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Asıl alacağın %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verildiği görülmektedir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin görev itirazını dikkate almadığını, davanın esası yönünden ise müvekkillerinin 1993 tarihli mahkeme kararından sonra davacı ile sulh olduğunu, bu sulh nedeni ile davacının müvekkillerinin kullanımına izin verdiğini, haksız bir kullanımın söz konusu olmadığını, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğunu, müvekkillerinin haksız işgalci olmayıp kiracı sıfatının bulunduğunu, görevsiz mahkemece karar verildiğini, ecrimisil alacağı olarak mahkemece niteleme yapıldığı takdirde bu alacağın ilke olarak kira geliri üzerinden belirlenmesi gerektiğini, dolayısıyla mahkemece tespit edilen asıl alacak kısmının usulünce tespit edilmediğini, alacağın likit olmadığından mahkemece davacı yararına hükmedilen icra inkar tazminatının yerinde olmadığını belirterek netice olarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE:

Dava, ecrimisile yönelik olarak başlatılan ilamsız takipte, itirazın iptali davasıdır.

Öncelikle istinaf eden davalı tarafa gerekçeli kararın 25/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalılar vekili tarafından süresinde 27/05/2019 tarihinde mahkeme kararının istinaf edildiği görülmekte ise de davalılar vekilinin istinaf başvuru ve nispi karar harcını istinaf süresi geçtikten sonra 25/06/2019 tarihinde yatırdığı anlaşılmaktadır.

HMK'nın 343/1-3 maddesinde istinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118.madde hükmü uygulanır denmektedir.

HMK'nın 118.maddesinde ise, dava açılma zamanı düzenlenmiş olup dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır denilmektedir.

Somut olayda davalılar vekili istinaf yasal süresi içerisinde 27/05/2019 tarihinde istinaf dilekçesini kaydettirmiştir. Ancak davalılar vekili istinaf dilekçesini sunarken istinaf harçlarını yatırmadığı anlaşılmıştır.

Yerel mahkeme tarafından bu durum üzerine davalı vekilinin istinafı hakkında HMK'nın 344 maddesince işlem yapılması gerekmekte iken bu yönde bir işlem yapılmadığı davalılar vekilinin yukarıda da belirtildiği gibi istinaf süresi geçtikten sonra 25/06/2019 tarihinde istinaf harçlarını yatırdığı gözetmekte ise de HMK'nın 343/1-3 maddesinin yollaması ile HMK'nın 118.maddesi uyarınca davalılar vekilinin istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarih yasal istinaf süresi içerisinde olduğundan ve istinaf harçları sonradan tamamlandığından davalılar vekilinin bu nedenle istinafı dairemiz tarafında geçerli kabul edilerek istinaf talebinin esastan incelenmesine geçilmiştir.

Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/272 Esas, 1993/932 Karar sayılı kesinleşen kararı incelendiğinde; taraflarının ….ve TTK Genel Müdürlüğü olduğu, …. aleyhine TTK'ya ait 41 ada 1 parsele yönelik 879.71 m² yere tecavüz ettiğinden bahisle müdahalenin men'i ve kal kararı verildiği görülmektedir.

Zonguldak 1. İcra Dairesi'nin 2016/781 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; takibin davacı TTK tarafından davalılar …. ve …… aleyhine ilamsız olarak 25/10/2016 tarihinde başlatıldığı, takipte 01/01/2011-31/12/2015 dönem aralığına ilişkin davacıya ait 41 ada 1 parsele yönelik ecrimisil bedelinin konu edildiği, takibin 10.960,61 TL asıl alacak 2.444,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.405,10 TL üzerinden yapıldığı davalıların süresinde takibe itiraz ettikleri ve takibin durduğu, süresinde davacı tarafından eldeki davanın açıldığı görülmektedir.

Gerek yukarıda anılan Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kesinleşen kararı gerekse mahkemece eldeki dava sırasında yapılan keşiften davalıların davacının mülkiyetinde olan taşınmazına elattığı sabittir.

Her ne kadar davalı taraf yukarıda anılan 1993 tarihli kesinleşen mahkeme kararından sonra davacı ile olan hukuki ilişkisini sözlü kira ilişkisi olarak iddia etmiş ise de davacı tarafın kira ilişkisini ve sözleşmesini kabul etmeyen açıklamaları dikkate alındığında ve davalı tarafından yazılı bir kira sözleşmesi sunulamadığından davalı tarafın kira ilişkisi iddiası yerinde olmayıp bu cihetle davalı tarafın göreve yönelik itirazı da yerinde görülmemiştir.

Somut olayda davalı tarafça zamanaşımı defi ileri sürülmüş olduğundan davacı tarafın icra takip tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıla ait ecrimisil hesap edilmesi gerekmekte olup açılan dava itirazın iptali davası olduğundan dolayısıyla davacının icra takibindeki talebe konu ettiği dönem aralığı 31/12/2015 tarihine kadar olduğundan icra takibi ise 25/10/2016 tarihinde başlatıldığından eldeki dava açısından 31/12/2015 tarihinden sonraki dönem bu davanın konusunu oluşturmamaktadır.

Bu davanın konusunu icra takibindeki dönem aralığı dikkate alındığında icra takibinin 25/10/2016 tarihinde başlatılması nedeni ile 5 yıl geriye gidildiğinde 25/10/2011 tarihinden takipte istenilen ecrimisil dönem sonu olan 31/12/2015 olduğundan eldeki davanın konusu 25/10/2011 ila 31/12/2015 dönem aralığına ilişkin ecrimisil bedelidir.

Davacı tarafça sunulan kurumun davalılar hakkında belirlemiş olduğu ve davalılardan tahsil edilen tutara ilişkin 28/11/2018 tarihli belge incelendiğinde; davacı tarafından 2009 yılı için 1.187,61 TL 2010 yılı için 1.891,00 TL, 2011 yılı için 1.979,00 TL, 2012 yılı için 2.199,00 TL, 2013 yılı için 2.419,00 TL, 2014 yılı için 2.514,00 TL, 2015 yılı için 2.771,00 TL olmak üzere 2009 ve 2015 yılları dahil toplam ecrimisil bedelinin 14.960,61 TL olarak hesap edildiği, davalıların 12/02/2013, 26/12/2013, 10/09/2015 ve 05/11/2015 tarihlerinde ayrı ayrı 1.000,00'er TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL ödeme yaptığı, 4.000,00 TL'lik kısmın 14.960,61 TL'den düşümü ile kalanın 10.960,61 TL olduğu hususunun belgede belirtildiği, davacı vekili tarafından da aynen bu rakam olan 10.960,61 TL asıl alacak olarak belirtilmek sureti ile takibe başlandığı anlaşılmakla beraber davacı vekili takipte 01/01/2011-31/12/2015 dönem aralığına ilişkin ecrimisil talebinde bulunmuş olmasına rağmen 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin alacak iddialarını da konu ederek ve hesaba katarak asıl alacak kısmını bu şekilde belirleyerek takibe başladığı anlaşılmaktadır.

Davacı vekili tarafından sunulan davalının ödeme belgeleri ve davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri dikkate alındığında mahkeme tarafından hesap edilmesi gereken (icra takibinin tarihi ve talep edilen dönem aralığı ve zamanaşımı nazara alınarak) ecrimisil dönem aralığı 25/10/2011-31/12/2015 tarihidir. Dolasıyla bu dönem aralığındaki davalının belgelenen ödemelerinin mahsubu gerekmektedir.

Mahkeme tarafından yapılan keşiften sonra aldırılan ve dairemiz tarafından da uygun görülen bilirkişi heyet raporuna göre; 2011 yılı için günlük ecrimisil bedeli 7,72 TL olup 25/10/2011-31/12/2011 dönem aralığına isabet eden ecrimisil tutarı 67 gün üzerinden 517,24 TL yapmaktadır.

Aldırılan bilirkişi raporuna göre 2012 yılı için ecrimisil bedeli 3.090,15 TL, 2013 yılı için ecrimisil bedeli 3.148,12 TL, 2014 yılı için ecrimisil bedeli 3.485,74 TL, 2015 yılı için ise 3.600,00 TL olmakla toplam mahsup dışındaki talep edilebilir ecrimisil bedeli 13.841,25 TL olmaktadır.

İcra takibine konu edilmesi gereken dönem aralığı 25/10/2011-31/12/2015 tarihleri arası olduğundan davacı tarafça ve davalı tarafça bu dönem aralığına ilişkin dosyaya sunulan ödeme dekontları incelendiğinde, davalı tarafça davacıya 12/01/2012 tarihinde 1.804,00 TL, 26/12/2013 tarihinde 1.000,00 TL, 12/02/2013 tarihinde 1.000,00 TL, 10/09/2015 tarihinde 1.000,00 TL ve 05/11/2015 tarihinde 1.000,00 TL ödenmekle talebe konu ecrimisil dönem aralığına ilişkin davalının davacıya 5.804,00 TL ecrimisil ödemesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Dolayısıyla 25/10/2011-31/12/2015 dönem aralığında davacı tarafın itiraza konu icra takibinde talep edebileceği ecrimisil tutarı asıl alacak kısmını oluşturmakta olup bu tutar 13.841,25 TL -5.804,00 TL=8.037,25 TL olmaktadır.

Mahkemece delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek aldırılan bilirkişi raporunda zamanaşımı hesaba katılmaksızın 5 yıllık dönem üzerinden hesap yapılması nedeni ile bu şekli ile bilirkişi raporuna itibar edilmesi yerinde görülmediği gibi davaya konu alacak likit ve belli olmadığı halde davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir.

Bu yönlerden davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Davacı tarafın icra takibinde 2.444,49 TL işlemiş faiz talep ettiği anlaşılmış ise de davalıların usulünce davacı tarafından temerrüde düşürülmediği bu kapsamda davacının işlemiş faiz talep edemeyeceği anlaşılmakla birlikte mahkemece zaten işlemiş faiz yönünden davacı talebinin reddedildiği zaten davacı tarafça da aleyhine verilen bu kararın bu yönünün istinaf konusu edilmediği hususuna değinilmekle yetinilmiştir.

Anılan gerekçelerle davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilerek davanın esası hakkında yeniden dairemiz tarafından karar verilmek sureti ile netice olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda izah edildiği üzere;

1 -Davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile; Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/156 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararına yönelik olmak üzere HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca anılan mahkeme kararının kaldırılarak, kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisi ile;

A)Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine,

B) Davalı borçluların Zonguldak 1. İcra Müdürlüğü'nün 2016/781 Esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 8.037,25 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden talebin reddine,

C)Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin alacak likit olmadığından reddine,

D)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 549,00 TL harçtan başlangıçta alınan 161,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 387,10 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,

E)Davacı taraf kendisini vekil marifeti ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

F)Davalı taraf kendisini vekil marifeti ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit şekilde verilmesine,

G)Davacı tarafından yapılan tebligat, posta, keşif, bilirkişi giderinden oluşan toplam 2.119,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı (%60 Kabul) dikkate alınarak 1.271,52 TL'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

H)Davacı tarafından karşılanan 161,90 TL peşin nispi harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

I)Taraflarca yerel mahkeme aşamasında yatırılan gider ve delil avansından arta kalan miktar olduğu takdirde yerel mahkeme tarafından talepleri halinde ilgililerine iadesine,

2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harcı olan 121,30 TL'nin davacıdan alınarak davalılara birlikte verilmesine,

3-Davalılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabul edildiğinden davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf nispi karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesi tarafından davalılara iadesine,

4-Davlılar vekili tarafından yatırılan istinaf gider avansından arta kalan kısmın talebi halinde yerel mahkeme tarafından davalılara iadesine,

5-Dairemiz kararının yerel mahkeme tarafından taraflara tebliğine,

6-Harç tahsil müzekkeresi ve kesinleştirme işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yerine getirilmesine,

Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nın 362/1-a Maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile 04.07.2019 tarihinde karar verildi.

Öne Çıkanlar