Sigorta Tahkim Komisyonu Bam Kararlarını Değerlendirmez ve Tartışmaz

19-03-2021

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2019/2345

Karar : 2019/1547

Tarih : 11.07.2019

Özeti: Tahkim yargılamasına konu dava, trafik kazası sonucunda oluşan kalıcı beden gücü kaybı zararının aracın trafik sigortacısı olan sigorta şirketinden tahsili isteğine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı, direnme kararı verilmesi ya da eylemli olarak direnilmesi, yasa gereği mümkün olmadığı gibi, ilk derece mahkemelerinin veya Sigorta Tahkim Komisyonlarının Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve kesin nitelikte bulunan kararlarını değerlendirme ve tartışma yetkisi de bulunmamaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, eylemli direnme niteliğindeki kararı açıkça yasaya aykırı olup, yok hükmündedir. Bu kapsamda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince Dairemizin kaldırma gönderme kararında belirtilen şekilde işlem değerlendirme ve yargılama yapılarak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.

Görülmekte olan tahkim yargılamasına konu dava, trafik kazası sonucunda oluşan kalıcı beden gücü kaybı zararının aracın trafik sigortacısı olan sigorta şirketinden tahsili isteğine ilişkin olup, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince ıslah doğrultusunda davanın kabulü ile, 175.079,00-TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiş, sigorta şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine, sigort atahkim komisyonu itiraz hakem heyetince verilen karara karşı, davalı sigorta şirketi vekilince, istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve bu başvuru üzerine, Dairemizin 2017/1381 esasına kaydedilen dosyanın istinaf incelemesi sonucunda, 27/12/2018 gün 2017/1381 esas -2018/1680 karar sayılı ilamla, "Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş rapor alınmalıdır.Somut olayda, davacı tarafça alınarak başvuru dilekçesine eklenen Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 07/11/2016 günlü rapor, 11/10/2008 tarih 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, düzenlenmiş olup, 05/02/2015 olan kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca düzenlenmiş rapor niteliği taşımadığı gibi; davalı taraf, yargılama sırasında davacının dava dilekçesine eklediği raporda tespit edilen %54 oranındaki maluliyet oranının, yaptırdıkları medikal eksper incelemesine göre, güvenilir olmadığını belirlediklerini ileri sürerek, yeniden rapor alınması isteğinde bulunmuş ve bu konuda dayanaklarını oluşturan medikal firma raporunu da ibraz etmiştir. Bu durumda hakem heyetince, yargılamanın tahkim yargılaması olduğu da gözetilerek Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden seçilecek uzman doktor heyetinden alınacak raporla kaza tarihinde yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak ve dosyada mevcut taraflarca sunulan raporları da irdeleyen biçimde, davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu tespit edilmeli ve ondan sonra davacının uğradığı gerçek zarar kapsamı belirlenmesi için aktüer bilirkişiden rapor alınmalı ve oluşacak duruma göre davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken bunların yapılmamış olması HMK'nun 353/1-a/6 maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden; davalının bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının kabulüne; belirlenen duruma göre de diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına" denilmek suretiyle Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen 02/06/2017 gün ve 2017/İ.1722-2017/İHK-1941 kararın HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca kaldırılması ve dosyanın açıklanan biçimde işlem ve değerlendirme yapılarak karar verilmek üzere, tahkim komisyonuna gönderilmesine karar verilmiştir. Kaldırma gönderme kararı sonrasında, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince; 15/02/2019 gün KİT-2019/36 sayılı kararla hakemliklerinin Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 04/12/2017 gün 2017/5594 esas-2017/13799 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, yeniden dosyaya ele alarak inceleme yetkisi bulunmadığı, bu konuda karar vermek görevinin görevli ve yetkili Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğu görüşünden hareketle, dosyanın görevli Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere, Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesine karar verilmiş ve davacı vekilinin 01/04/2019 günlü dilekçesi uyarınca istinaf harç ve giderleri alınarak, dosyanın karar verilmek üzere, Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 28/03/2018 tarih 2017/120 esas ve 2018/33 sayılı kararında ifade edildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353.maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (6) numaralı alt bendinde ifade edilen "mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması" hali, önemli bir usul eksikliği niteliği taşıdığından, Bölge Adliye Mahkemesine dosyanın esasını incelemeden kararı kesin olarak kaldırma yetkisi tanımıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin delillerin hiçbirinin toplanmadığı veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle verdiği kesin nitelikteki kaldırma kararı, esasen davanın esasına ilişkin bir husus olmayıp, yargılamaya ilişkin usul kuralının açık ve ağır ihlaline dayanmaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından tarafların davanın esası ile ilgili olarak gösterdikleri delillerin toplanmaması veya bu yönde gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi hali, verilen bir kararın esastan yapılacak bir denetime uygun olmadığı anlamını taşır. Bundan ayrı, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı, direnme kararı verilmesi ya da eylemli olarak direnilmesi, yasa gereği mümkün olmadığı gibi, ilk derece mahkemelerinin veya Sigorta Tahkim Komisyonlarının Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve kesin nitelikte bulunan kararlarını değerlendirme ve tartışma yetkisi de bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, eylemli direnme niteliğindeki kararı, Anaya Mahkemesinin az yukarıda açıklanan kararı da gözetildiğinde, açıkça yasaya aykırı olup, yok hükmündedir. Bu kapsamda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince Dairemizin 27/12/2018 gün 2017/1381 esas-2018/1620 kaldırma-gönderme kararında belirtilen şekilde işlem değerlendirme ve yargılama yapılarak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, Anayasa Mahkemesi kararından önce Yargıtay 2.Hukuk Dairesince verilen başka bir olay ve duruma ilişkin karar ilgi tutularak, yazılı biçim ve şekilde verilen bir kararla dosyanın Dairemize gönderilmesi isabetsiz olduğundan, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 15/02/2019 gün KİT.2019/36 sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kaldırılarak, dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 15/02/2019 gün ve KİT-2019/36 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA; kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinde davacı vekilinin taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem, değerlendirme ve yargılama yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna GÖNDERİLMESİNE, 3- Başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin Sigorta Tahkim Komisyonunca yeniden yapılacak yargılama sonunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/07/2019

 

Öne Çıkanlar