Yargıtay 3. H.D. 2021/4001 E. 2021/7147 K.

10-10-2021

Özeti: Davacı kimlik bilgilerini kullanan 3. kişilerin davalı şirket ile telefon aboneliği sözleşmesi imzaladıklarını, aboneliğe konu hattı kullanan bu kişilerin fatura bedellerini ödememesi üzerine davalı şirketin hakkında icra takibine giriştiğini, takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılan icra takibinin davalı şirket taralından yenilendiğini ileri sürerek, takibin dayanağı olan sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığının ve takip nedeniyle davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Davaya konu icra takibi alacaklı şirket tarafından başlatılmış olup, takibin yenilenmesi üzerine davacı tarafından açılan işbu davada davalı olma sıfatı takibe konu fatura bedellerinin alacaklısı olan şirkete yöneltilmiş, davalı vekili tarafından verilen cevabi yazıda da açıklanan bu hususlar kabul edilmiştir. Mahkemece gerekçeli kararda davalı şirketin yeni unvanının diğer bir şirket olarak gösterilmesinin maddi hataya dayalı olduğu kabul edilerek, davada taraf sıfatı bulunmayan şirket tarafından maddi hatanın düzeltilmesi için yapılan istemin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik kararın tavzihine dair istemin reddine dair verilen ek karara karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı; kimlik bilgilerini kullanan 3. kişilerin davalı şirket ile telefon aboneliği sözleşmesi imzaladıklarını, aboneliğe konu hattı kullanan bu kişilerin fatura bedellerini ödememesi üzerine davalı şirketin 2006 yılında hakkında icra takibine giriştiğini, takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılan icra takibinin davalı şirket taralından 2014 yılında yenilendiğini ileri sürerek; takibin dayanağı olan sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığının ve takip nedeniyle davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.

Davalı T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından davaya cevap verilmemiş, mahkemece davaya konu abonelik sözleşmesinin gönderilmesinin istenmesi üzerine davalı vekili tarafından 25/04/2016 tarihinde sunulan cevabi yazıda; davalı şirketin tüm varlığının TMSF tarafından 6183 sayılı Kanun gereği haczedildiği, T.. Varlıkları Ticari ve İktisadi Bütünlüğünün TMSF’nin 23/06/2005 tarihli ve 250 sayılı kararı uyarınca 13/12/2005 tarihinde gerçekleştirilen ihale ile V.. Telekomünikasyon A.Ş.ye verildiği, TMSF Kurulunun 24/05/2006 tarihli ve 243 sayılı kararı ile ihalenin onaylandığı, bu tarih itibariyle lisans hakkının, tüm mal varlığının ve abone dosyaları da dahil ticari faaliyetin devamına dair tüm sözleşmelerin V.. Telekomünikasyon A.Ş.ye geçtiği, ihale şartnamesinin 10.2. maddesinde kurulun İhaleyi onay tarihine kadar devre konu olan sözleşmelerden doğmuş ve doğacak tüm alacak ve yükümlülüklerin davalı şirkete, bu tarihten sonra doğacak tüm alacak ve yükümlülüklerin ihaleyi kazanana ait olacağının hüküm altına alındığı, takibe konu borcun 24/05/2006 tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu, borcun ödenmemesi nedeniyle davacı hakkında başlatılan takibin yenilendiği, abonelik sözleşmesinin V.. Telekomünikasyon A.Ş.den istenilmesi gerektiği bildirilmiştir.

Mahkemece; sözleşmeyi sunamayan davalı tarafından icra takibinin haklı dayanağının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulüne, abonelik sözleşmesinin davacı tarafından yapılmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmiştir.

Kararın tebliğ edildiği V.. Telekomünikasyon A.Ş, vekili tarafından verilen 31/08/2019 tarihli dilekçede: kararda, davalının T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. (Yeni ünvanı V.. Telekomünikasyon A.Ş.) olarak belirtildiği, farklı tüzelkişiliklere sahip iki şirket arasında hukuki bir bağın yada halefiyet ilişkisinin bulunmadığı ileri sürülerek, karardaki maddi hatanın tavzih yolu ile giderilmesi talep edilmiştir.

Mahkemece; davacıyla işlemin T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından yapıldığı, bu firmanın V.. Telekomünikasyon A.Ş.ye devredildiği, dosyada yazışmaların V.. Telekomünikasyon A.Ş. ile yapıldığı, dolayısıyla davada halefiyet gereği davalı V.. Telekomünikasyon A.Ş. olduğundan taraf sıfatı yönünden hükümde hata bulunmadığı gerekçesiyle, tavzih talebinin reddine karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığının 16/03/2021 tarihli yazısında; davalı T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından verilen 25/04/2016 tarihli dilekçeyle davada husumetin üstlenildiği, her ne kadar mahkeme gerekçeli kararında davalı olarak “T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. (Yeni Ünvanı: V.. Telekomünikasyon A.Ş.)" gösterilmişse de. davanın " T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. ” vekili tarafından takip edildiğini, V.. Telekomnikasyon A.Ş.nin davanın hiç bir aşamasında davalı sıfatı ile davaya dahil edilmediği gibi sorumluluk konusunda da herhangi bir araştırma yapılmadığı, tavzih isteminin taraf değişikliği mahiyetinde olmayıp. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu mm 305 ve 306 ncı maddelerine uygun olduğu, mahkemece tavzih isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek: ek kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; alacaklı (davalı) T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından borçlu (davacı) aleyhine 07/11/2005, 05/12/2005, 05/01/2006 ve 06/02/2006 son ödeme tarihli faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle 25/09/2006 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin davalı tarafından 21/08/2014 tarihinde yenilendiği, yenileme emrinin tebliği üzerine davacı tarafından takibe itiraz edildiği ancak icra müdürlüğü tarafından yenileme emrinin tebliğinin yeniden itiraz hakkı doğurmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği, akabinde davacı tarafından açılan işbu davada husumetin takibi başlatan T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.ye yöneltildiği, davalı vekilinin 25/04/2016 tarihli cevabi yazısı üzerine abonelik sözleşmesinin dava dışı V.. Telekomünikasyon A.Ş.den talep edildiği anlaşılmaktadır.

Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu icra takibi alacaklı T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. tarafından başlatılmış olup, takibin yenilenmesi üzerine davacı tarafından açılan işbu davada davalı olma sıfatı takibe konu fatura bedellerinin alacaklısı olan T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.ye yöneltilmiş, davalı vekili tarafından verilen cevabi yazıda da açıklanan bu hususlar kabul edilmiştir.

Hal böyle olunca, mahkemece; gerekçeli kararda davalının T.. Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş. (Yeni ünvanı V.. Telekomünikasyon A.Ş.) olarak gösterilmesinin maddi hataya dayalı olduğu kabul edilerek, davada taraf sıfatı bulunmayan V.. Telekomünikasyon A.Ş. vekili tarafından maddi hatanın düzeltilmesi için yapılan istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddine dair ek karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığının HMK'nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile ek kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 23/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Öne Çıkanlar