Yargıtay 8. C.D. 2020/17688 E. 2021/17825 K.

21-11-2021

Özeti: İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, sanığın, aynı yerde görev yapan Cumhuriyet Savcısına, kendisi hakkında başlattığı soruşturma kapsamında Adalet Bakanlığı’ndan izin almaksızın soruşturmayı devam ettirdiği, ifade sırasında kendisine yönelik gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun dediği ve daha önce Noter teftişi sırasında vatandaşın işini yapma diye talimat vermesine rağmen teftiş sırasında gelen vatandaşın işini yapmadığı için kendisi hakkında soruşturma başlattığı şeklinde ithamlarda bulunduğu görülmüştür. Dosya içeriğinden katılan olan Cumhuriyet Savcısının, Noterlik yapan sanık hakkında soruşturma açmasından kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın iddialarının bir kısım vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç isnadı biçiminde olmayıp Anayasanın ilgili maddesinde düzenlenen anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu bu nedenle yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan dolayı beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu açıktır. Sanığın ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bozulması gerekmektedir.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan ve 5271 sayılı CMK'nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyiz hakkı bulunduğu belirlenen müştekinin talimatla alınan 25.03.2016 tarihli beyanında sanıktan şikayetçi olduğunu bildirerek davaya katılma talebinde bulunduğunun ancak bu talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinin anlaşılması karşısında, aynı Kanun'un 237/2. maddesi uyarınca müştekinin davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;

İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği; somut olayda, sanığın, aynı yerde görev yapan Cumhuriyet Savcısına, ‘’kendisi hakkında başlattığı soruşturma kapsamında Adalet Bakanlığı’ndan izin almaksızın soruşturmayı devam ettirdiği, ifade sırasında kendisine yönelik gözümün içine baka baka yalan söylüyorsun dediği ve daha önce Noter teftişi sırasında vatandaşın işini yapma diye talimat vermesine rağmen teftiş sırasında gelen vatandaşın işini yapmadığı için kendisi hakkında soruşturma başlattığı’’ şeklinde ithamlarda bulunduğu, dosya içeriğinden katılan olan Cumhuriyet Savcısının, Noterlik yapan sanık hakkında soruşturma açmasından kaynaklanan uyuşmazlık bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın iddialarının bir kısım vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç isnadı biçiminde olmayıp Anayasanın 74. maddesinde düzenlenen anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu bu nedenle yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan dolayı beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/l. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar