Yargıtay 8. H.D. 2021/2480 E. 2021/5415 K.

04-11-2021

Özeti: Davacı tarafından adını hiç kullanmadığı, gerek aile gerekse arkadaş çevresinde farklı bir isim ile bilinip çağrıldığı, bununla birlikte soyadından dolayı insanların kendisini korkusuz zannettiği, oysa çok korkak bir yapıya sahip olduğu, bu durumun psikolojik yapısıyla tezat oluşturduğunu ileri sürülerek, adının ve soyadının değiştirilmesi talep edilmiştir. Dava, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesi kapsamında haklı nedene dayalı ad ve soyad değişikliği istemine ilişkindir. Davacının mevcut soyadı yerine almak istediği ve mahkemenin de istem gibi kabul ettiği kelimenin anlamı ve kökeni üzerinde durulması gerekmektedir. Kelime arapça kökenli olup kıyamette Deccal ile beraber zuhur edecek bir hayvanı mahsus olarak ifade edilmektedir. Soyadı Kanunu’nun ilgili maddesinde yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı belirtildikten sonra bu kanuna göre çıkartılmış bulunan Soyadı Nizamnamesi'nin ilgili maddesinde umumi edeblere uygun olmayan veya gülünç veya iğrenç olan veya hakaret anlatan soyadları kullanılamayacağı belirtilmektedir. Nizamname'nin diğer ilgili maddesinde de yeni takılan soyadları Türk dilinden alınacağı belirtilmektedir. Davacının almak istediği soyadının Yasa ve Tüzüğün ilgili hükümlerine aykırı olduğu gözetilmeden, soyadının değiştirilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. Adalet Bakanlığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün kanun yararına bozulması gerekmektedir.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı D.. dava dilekçesinde, adının her ne kadar nüfus kaydında "D…" olarak kayıtlı ise de bu adı hiç kullanmadığı, gerek aile gerekse arkadaş çevresinde "A…" ismi ile bilinip çağrıldığı, bununla birlikte "K…" soyadından dolayı insanların kendisini korkusuz zannettiği, oysa çok korkak bir yapıya sahip olduğu, bu durumun psikolojik yapısıyla tezat oluşturduğunu ileri sürerek, "D…" olan adının "D.. A.."; "K.." olan soyadının ise "Dabbetülarz" olarak değiştirilmesini istemiş; davanın kabulüne dair verilen ve İstinaf İncelemesinden geçmeden kesinleşen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2019 tarihli ve … Esas, … Karar sayılı kararının, yürürlükteki hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Adalet Bakanlığı (Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü) kanun yararına temyizi istenildiğinden, dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:

Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesi kapsamında haklı nedene dayalı ad ve soyad değişikliği istemine ilişkindir.

Taraflar arasında görülen nüfus kayıtlarındaki ad ve soyadın değiştirilmesine ilişkin davada davacının adının değiştirilmesinin yanında "K.." olan soyadının da "Dabbetülarz" olarak değiştirilmesine karar verildiği ve verilen kararı; kanun yollarına başvurulmaksızın 06.08.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Öncelikle davacının "K…" soyadı yerine almak istediği ve mahkemenin de istem gibi kabul ettiği "Dabbetülarz" kelimesinin anlamı ve kökeni üzerinde durulması gerekmektedir. Kelime arapça kökenli olup kıyamette Deccal ile beraber zuhur edecek bir hayvan-ı mahsus olarak ifade edilmektedir. (Sami, Şemseddin; Kamus-i Türki, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2019 sh:227)

2525 Sayılı Soyadı Kanunu’nun 3. maddesinde yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı belirtildikten sonra bu kanuna göre çıkartılmış bulunan 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesi'nin 7.maddesinde "yabancı ırk ve ulus adları soyadı olarak  kullanılamaz”, 10.maddesinde "umumi edeblere uygun olmıyan veya gülünç veya iğrenç olan veya hakaret anlatan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz" yine aynı Nizamname'nin 5. maddesinde de "yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır” hükümlerine yer verilmiş olup, davacının almak istediği soyadının anılan Yasa ve Tüzüğün sözü edilen hükümlerine aykırı olduğu gözetilmeden, "K.." olan soyadının “Dabbetülarz" olarak değiştirilmesine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

Kanun yararına bozma kararının, mahkemelerce verilen ve kanun yolundan geçmeden kesinleşen hükmün, usul ve kanuna aykırılığının tespitine münhasır olduğu, bozma ilamının sonuca etkili olmadığı, daha etkin olan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36/1-a. maddesindeki "nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır." düzenlemesi ile 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesinin 10.maddesinde "7, 8, 9, 10 ve 11 inci maddelere aykırı olarak verilmiş adlar aile kütüklerine ve doğum tutanaklarına yazılamaz. Söz konusu maddelere aykırı olarak verilmiş olan adların değiştirilmesi için ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde dava açılır." düzenlemeleri gereği ilgili idare olan nüfus müdürlüğünün göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesine açılacak dava ile 2525 Sayılı Soyadı Kanunu ile 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamesine aykırı olan soyadın düzeltilmesinin istenebileceği unutulmamalıdır.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının (Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü) temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi uyarınca sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği İle dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 23.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar