Yargıtay 8. H.D. 2021/2546 E. 2021/5481 K.

04-11-2021

Özeti: Davacı tarafından taraflara müşterek murislerinden intikal eden taşınmaz üzerinde yer alan bağımsız bölümler ile dükkan niteliğindeki bağımsız bölümlerin, davalılar tarafından kiraya verilmek veya kendileri tarafından kullanılmak sureti ile gelir elde edildiği, elde edilen gelirden davacının miras payına düşen hissesinin davalılar tarafından davacıya verilmediği belirtilmiştir. Davacı tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını öne sürülerek, belirli miktar ecrimisilin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir. Haksız işgal tazminatı zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Davacının, dava konusu dükkanların davalılar tarafından kiraya verilmek veya kendileri tarafından kullanılmak sureti ile gelir elde edildiğini öne sürerek ecrimisil talep ettiği ve dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı görülmektedir. Mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca tanık isimlerinin bildirilmesi için kesin süre verildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça tayin olunan süre içerisinde tanık listesi ibraz edilmediği, dava konusu taşınmazların bulunduğu binada ikamet ettiğini beyan eden davalılar tanığının ise dükkanların uzun süredir boş olduğunu beyan ettiği, yine Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dükkanların boş olduklarının bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların davalılar tarafından haksız alarak işgal edildiği ispatlanamadığından, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, yine reddedilen kısım yönünden kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar vermek gerekmektedir.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kanun yararına temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, taraflara müşterek murisleri …’den intikal eden 37645 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan 6-11-14-15 ve 17 numaralı bağımsız bölümler ile 19-20-21-22 numaralı dükkan niteliğindeki bağımsız bölümlerin, davalılar tarafından kiraya verilmek veya kendileri tarafından kullanılmak sureti ile gelir elde edildiğini, elde edilen gelirden müvekkilinin miras payına düşen hissesinin davalılar tarafından müvekkiline verilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin Ankara 16. Noterliği’nin 16.02.1999 tarihli ve … yevmiye numaralı İhtarnamesini keşide ederek davalıları intifadan men ettiğini, aynı zamanda 12.05.1999 tarihinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığını öne sürerek, asıl davada 07.12.2007-07.12.2012 tarihleri arasına ilişkin olarak 10.000,00TL birleşen davada ise 07.12.2012-06.02.2015 tarihleri arasına ilişkin olarak 6.000,00 TL ecrimisilin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 18.05.2015 tarihli dilekçesi ile 6-11-14-15 ve 17 numaralı bağımsız bölümler yönünden birleşen davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.

Davalılar vekili, dava konusu taşınmazlardan 6-11-14-15 ve 17 bağımsız bölümlerde müvekkillerinin malik olmadıklarını, 19-20-21- ve 22 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin olarak da anılan dükkanların 1998 yılından bu yana boş olduğunu ve kiraya verilmediğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafından davalılar aleyhine keşide edilen ihtarnameye rağmen davacının bu taşınmazlar üzerinde miras payından kaynaklanan haklarını kullanmasının engellendiği, intifadan men koşulunun dükkan niteliğindeki daireler açısından gerçekleştiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, dava konusu dükkanlar yönünden 3.917,57 TL ecrimisil alacağının dava tarihi olan 07.12. 2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, dava konusu dükkanlar yönünden 2.141,35 TL ecrimisil alacağının dava tarihî olan 06.02.2015 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosyada 6-11-14-15 ve 17 nolu bağımsız bölümler açısından ecrimisil talebinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adlîye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesinde; dava konusu edilen ve karara bağlanan miktar, kararın verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından istinaf başvurusunun HMK’nin 352. maddesi uyarınca reddine kesin alarak karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığı taralından kararın kanun yararına bozulması istenmiştir.

Asıl ve birleşen dava paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.

Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.

Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız İşgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).

Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise, TMK’nin 6. maddesi uyarınca iddia sahibinin iddiasını ispat ile yükümlü olup, ecrimisil isteğine ilişkin davalarda da, öncelikle davacının işgalin varlığını, süresini ve işgalli alanın miktarını kanıtlamasının gerektiği, diğer bir anlatımla Mahkeme tarafından kabul kararı verilebilmesi için, dava konusu taşınmazların, davalıların kullanımında olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispat edilmesi gerektiğidir.

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacının, dava konusu dükkanların davalılar tarafından kiraya verilmek veya kendileri tarafından kullanılmak sureti ile gelir elde edildiğini öne sürerek ecrimisil talep ettiği ve dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, Mahkemece HMK’nin 140/5 maddesi uyarınca tanık isimlerinin bildirilmesi için kesin süre verildiği, ne var ki; davacı tarafça tayin olunan süre içerisinde tanık listesi ibraz edilmediği, dava konusu taşınmazların bulunduğu binada ikamet ettiğini beyan eden davalılar tanığının ise dükkanların uzun süredir boş olduğunu beyan ettiği, yine Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dükkanların boş olduklarının bildirildiği anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmazların davalılar tarafından haksız alarak işgal edildiği ispatlanamadığından, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi, yine reddedilen kısım yönünden kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi, usul ve yasaya aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile; 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi uyarınca Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli ve … Esas, … Karar sayılı hükmünün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile kanun yararına BOZULMASINA; kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine 24.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Öne Çıkanlar