Yargıtay 9. H.D. 2021/2455 E. 2021/10239 K.

18-11-2021

Özeti: Kurumda yetkili uzman yardımcısı olan işçi feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır. İşçinin şahsı ile ilgili olarak silahlı terör örgütüne üye olma suçlaması ile soruşturma yapılması şüphe feshinin varlığı için yeterli bir sebeptir. Savcılık tarafından yapılan soruşturmanın sonucunda delil yetersizliği sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması, fesih anında işverende oluşan şüpheyi ortadan kaldıran bir etkiye sahip değildir. Davacının çalıştığı kurumun konumu, stratejik yapısı ve davacının görevi, davacının eşinin terör örgütü ile bağlantısı sebebiyle mesleğinden ihraç edilmiş ve tutuklu olması da dikkate alındığında, davalı işverenin şüpheyi haklı kılan ciddi, önemli ve somut vakıaların varlığını ispat ettiği kabul edilmelidir. Somut olayda gerçekleşen şüphenin, davalı işverenin işçiye duyduğu güveni zedelediği ve işçiyi çalıştırmaya devam etmesinin mümkün olmadığı açıktır. Hal böyle olunca mahkemece feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

BÖLGE ADLİYE

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalı kuruma ait işyerinde son olarak yetkili uzman yardımcısı sıfatıyla görev yaptığını, iş sözleşmesinin ...’nın 01/04/2017 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile tek taraflı olarak feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli bir sebebe dayanmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı asilin eşinin FETÖ soruşturması sebebiyle mesleğinden ihraç edilmesi ve tutuklu bulunması sebebiyle feshedildiğini, Sandığın tüm üyelerinin birinci sınıf olması sebebiyle stratejik bir konumda olduğunu, yapılan güvenlik soruşturmasında davacının eşinin tutuklu oluşunu sakladığını anladıklarını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararına karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Esastan ret kararının davacı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 17.10.2017 tarih, 2017/40841 esas, 2017/21915 karar sayılı kararı ile ‘mahkemece şüphe feshine dayanak somut ve objektif olguların araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği’ noktasında bozma kararı verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, davacının süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı en çok dört aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

Taraflar arasındaki uyuşmazlık feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.

Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işverence geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise iş sözleşmesinin, davalı Kurumun 04.01.2017 tarihli 2017/115 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden geçerli sebeple feshedildiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, işverence yapılan feshin ‘şüphe feshi’ niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar ise, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince “...şüphe feshine dayanak olarak gösterilen somut ve objektif olguların neler olduğu araştırılmalı, bu konuda taraflarca gösterilecek deliller toplanmalıdır. Bu çerçevede, davacı hakkında mevcut ise adli ya da idari soruşturma evrakları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın Terörle Mücadele, Kaçakçılık, Organize Suçlar ve İstihbarat ile ilgili birimlerinden ve Bilgi Teknolojileri Kurumu’ndan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile yine Bank Asya nezdinde açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa ilişkin işlemler olup olmadığı, davacının bylock kullanımı, örgüt okulları ile bağlantısı gibi hususlar da araştırıldıktan sonra, şüpheyi haklı kılacak somut vakıaların mevcut olup olmadığı hususunda tüm bilgi ve belgeler değerlendirilerek varılacak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeyle yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak ilgili belgeler dosyaya celbedildikten sonra, “gelen yazı cevaplarından davacının söz konusu FETÖ terör örgütü ile herhangi bir bağlantısı tespit edilememiş olduğundan” iş sözleşmesinin geçerli nedenlere dayanmaksızın fesh edildiği sonucuna varılmış ise de, bu sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca silahlı terör örgütüne üye olma suçu sebebiyle soruşturma açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır (2017/110744 soruşturma, 2020/84342 karar sayılı karar). Davacının şahsı ile ilgili olarak silahlı terör örgütüne üye olma suçlaması ile soruşturma yapılması ‘şüphe feshi’ nin varlığı için yeterli bir sebeptir. Savcılık tarafından yapılan soruşturmanın sonucunda ‘delil yetersizliği sebebiyle’ kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması, fesih anında işverende oluşan şüpheyi ortadan kaldıran bir etkiye sahip değildir. Davacının çalıştığı kurumun konumu, stratejik yapısı ve davacının görevi, davacının eşinin FETÖ terör örgütü ile bağlantısı sebebiyle mesleğinden ihraç edilmiş ve tutuklu olması da dikkate alındığında, davalı işverenin şüpheyi haklı kılan ciddi, önemli ve somut vakıaların varlığını ispat ettiği kabul edilmelidir. Somut olayda gerçekleşen şüphenin, davalı işverenin işçiye duyduğu güveni zedelediği ve işçiyi çalıştırmaya devam etmesinin mümkün olmadığı açıktır. Hal böyle olunca mahkemece feshin geçerli sebebe dayandığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ:

1-İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih, esas ve karar numaraları belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-Davanın REDDİNE,

3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 95,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,

5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 4.080,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde halinde ilgiliye iadesine, 15.06.2021 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 

Öne Çıkanlar